Koalisyon haberi yapmayalı tam 16 yıl olmuş. Daha çarpıcı bir ifadeyle, koalisyona dair son haberi ‘geçen yüzyılda’ yapmışız.
DSP-MHP-ANAP hükümeti 9 Haziran 1999’da TBMM’den güvenoyu almıştı.
Son koalisyon, 3.5 yıllık iktidarında siyasi güven verememiş, ekonomiyi de ‘2000 krizi’ne sürüklemişti. 3 Kasım 2002’de DSP yüzde 1.2, ANAP 5.1, MHP ise 8.3’le ‘baraj altında’ kalmıştı.
Bugünlerde Ankara kulisleri geçen yüzyıldaki ‘koalisyon günleri’ni hatırlatıyor.
İki önemli fark var:
899’daki koalisyonun arkasındaki 10 yılda 9 hükümetin kurulduğu siyasi istikrarsızlık, bunun yarattığı ekonomik çöküntü; terör ve terörle mücadele adı altında faili meçhuller, işkenceler; ayrıca 28 Şubat postmodern darbesinin yarattığı bir bataklık vardı.
Bugünkü koalisyon sürecinin arkasında ise 13 yıllık siyasi ve ekonomik istikrar, 27 Nisan’da test edilmiş ve 2010 referandumuyla onaylanmış bir demokrasi, ayrıca terörün en azından durdurulduğu bir çözüm süreci zemini var.
899’da güçlü bir çoğunluk elde edememiş, ‘ödünç oylarla’ gelmiş bir ‘birinci parti’ vardı. (DSP yüzde 22, MHP yüzde 18, ANAP 13 civarında oy alabilmişti. Toplam seçmenleri ise 18.5 milyondu.)
Bugün, 13 yıllık istikrarlı bir yönetimin temsilcisi olarak yüzde 41 ve 19 milyona yakın oyla gelen bir birinci parti; yanında da üç partili, az parçalı bir siyasi yapı var.
Daha önemlisi, bu birinci parti, 13 yıl önceki ‘bataklığı’ kurutarak üzerine ‘yeni Türkiye’yi inşa eden AK Parti...
Bugüne getirdiği Türkiye’yi, iktidara geldiği günlere döndürmeme konusunda en ciddi kaygıya ve deneyime sahip...
Ve şimdi seçmen tarafından ‘koalisyon’la sınanıyor.
En büyük avantajı da kendi hazırladığı güven ve istikrar ‘zemini’..
Bu daha sürdürülebilir bir koalisyon fırsatı sunuyor.
Ancak koalisyonun başarılamaması halinde de, olası bir erken seçime daha dayanıklı bir siyasi ve ekonomik yapı var.
Bu yüzden bugünlerde Ankara kulislerindeki ‘endişe’ seçimden önce korkulduğu kadar derin değil.
***
Bütün koalisyon ihtimalleri masada.
Ancak özellikle HDP ve bir ölçüde de MHP’nin kendini muhalefette tutarak gücünü koruma eğilimi hissediliyor.
‘İktidar yıpratır’dan uzak durma eğilimi bu...
Aynı zamanda ‘en son bize gelin’ mesajları veriyorlar; ki geldiğinizde şartlarımızı dayatabilelim!
Siyasette olur bunlar.
CHP ise ‘devlet sorumluluğu’ gösterme çabasında.
AK Parti ise 13 yılda inşa ettiği ve halen üzerinde olan ‘yeni Türkiye’ sorumluluğunun gereği olarak bütün kartları açık tutuyor.
Bu süreçte ‘sorumluluktan kaçan parti’ görüntüsünü veren kaybedecek.
***
MHP ve HDP, birbirlerine destekçi olabilecekleri formülleri şimdiden reddetti. Bunlar CHP’li formüller.
Geriye AK Parti-MHP, AK Parti-CHP ve AK Parti-HDP formülleri var, matematiksel olarak.
AK Parti ve MHP koalisyona en yakın iki parti.
Ancak MHP’nin ‘en son bana gelin’ mesajı AK Parti’de hoş karşılanmadı.
Buna rağmen en güçlü ihtimal bu...
CHP de olumlu mesajlar veriyor.
Her iki partide de ‘AK Parti ile koalisyon’ halinde nelerin konuşulacağı planlanıyor şimdiden.
AK Parti kanadında da öyle.
Muhtemelen ilk tur oy sırasına göre başlayacak ve ‘ön görüşmeler’ şeklinde yapılacak, bağlayıcı kararlar alınmayacak.
Ortaya konulan ilkeler, uzlaşma noktaları ve hedefler karşılıklı değerlendirilecek.
Ardından ikinci tur, koalisyon ihtimali en güçlü olan partilerden başlayacak.
Uzlaşma sağlanamazsa, aynı süreci ‘ikinci parti’ olarak CHP deneyecek.
Yine uzlaşma olmazsa erken seçime gidilecek.
Bu süreçte ‘ülkeyi hükümetsiz bırakmama’ konusunda en samimi tavrı ortaya koyan parti, seçmene ‘durumu gördünüz, tek başına iktidar istiyorum’ diyebilecek.
Seçmen, sürecin ‘eski hesaplar’la tıkanmasından memnun olmayacak.
Bu nedenle seçim öncesi konuşulanların ‘unutulması’ gerekecek...
Meclis Başkanlığı seçimi koalisyonun habercisi olacak.
***
Sandık sonuçları 13 yıllık ‘birikmiş muhalefet’i de rahatlattı. Bu ortamı germeden uzlaşma sağlanması en büyük beklenti.
Bu anlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘herkes egosunu bir kenara koysun’ çağrısı kamuoyunda da, siyasette de karşılık buldu.
Ayrıca, bu kararı sadece liderler almayacak. Kırmızı koltuklara oturacak olan milletvekillerinin 6 ay sonra kalkmak istemediğini de unutmamak gerek.