Sizler ne yapıyorsunuz bilmiyorum, ama bugünküne benzer ‘karmaşa’ ortamlarında ben ‘aykırı’ görüşler serdedebilme cesaretine sahip olanların dediklerine kulak veriyorum, yazdıklarını daha bir dikkatle okuyorum. Size de aynını tavsiye ederim.
Yazılarını ilgiyle izlediğim ‘farklı’ görüş sahiplerinden biri köşe komşum Mahir Kaynak... ‘Merak’ duygusunu kendine özgü bir bakış açısıyla takviye etmiş Mahir Hoca, kendine has görüşlerini cesaretle paylaşmaya devam ediyor.
Okuyorsunuzdur muhakkak, ama ben yine de son yazılarından bir ‘buketi’ üzerlerinde düşünesiniz diye size sunuyorum:
“Türkiye’de terör iki düşmanın çatışması değildir, bir aile içi kavgadır. Burada taraflardan birinin galip gelmesi aranmaz, sadece kavganın durmasına çalışılır. Ayrıca bu kavgaya sebep olan nedenler araştırılır ve ortadan kaldırılarak bir daha aile içi şiddete başvurulması önlenir.
Milleti soy açısından tarif edenler yakında bunun kimse tarafından kullanılmadığını görecekler. (..) Bugünkü çatışmada taraflardan kavgayı seçmiş olan galip gelmesinin mümkün olup olmadığını hesaplamıyor, kendisini bir araç olarak kullanan ve Türkiye’ye bir politika uygulatmak isteyenin hedefinden haberdar değil, küçük hesapları büyüterek sonuç çıkarmaya çalışıyor. Buradaki iç çatışmanın başkalarının eseri olup olmadığını bilmiyor, büyük güçlerin bu çatışmaların altyapısını çok önceden hazırladığını ve zamanı gelince düğmeye basıldığını düşünmüyor. ( ‘Müzakereler’)
“Bugün Öcalan’la görüşenler onun tek bir devletten yana olduğunu, sorunların bu birliği koruyarak çözülmesini istediğini söylüyorlar. /Ancak bu sorunun çözülmesini herkes istemiyor. İçerideki bazı gruplar, özellikle mevcut iktidarın yıllar süren bu sorunu çözmesinin karşılığını almasını istemiyor.
Diğer bazı güçler de, özellikle medyayı yönetenlerin bazıları, kendi projelerinin gerçekleşmesini istiyor. Bunlar çözümden yana olabilecekleri gibi hükümetin başarısı sayılacak bir eylemden yana olmayabilirler. Bu nedenle İmralı görüşmesinin kamuoyuna intikali konusunda farklı davranabilirler. Olayı incelemek isteyenler başından beri kimin ne sebeple makul çözümden yana, kimin şiddet kullanarak olayın devam etmesinden yana olduğunu anlamalıdır. Çünkü bugüne kadar olay akılcı bir çözümle ele alınmadı, herkes kendi çıkarına göre davrandı. (..) Bu konuyu bazı güçlerin siyasi hesabına hizmet etmekten kurtarabiliriz, hatta amaçları bizi bölmek ya da problem içine sokmak olanları dahi hayal kırıklığına uğratabilir, ülkemizin her şart altında birlik olacağını ispat edebiliriz.” ( ‘Çözüm Yolu’)
“Gerçek, bazıları için, bir olayın ya da sözün kafasında sabit duran fikre uyup uymamasıdır. Bunlar ona öğretilmiştir ve bilgiler tarifler ve gerçekler buna uymazsa kabul edilemezdir. Özellikle siyaset alanındaki görüşler ve hedefler bir siyasi akıma uyar.
Ülkemizdeki PKK eylemleriyle şu anda yaşanan DHKP-Cterör eylemleri birbirinden farklı kaynaklar tarafından kullanılmaktadır. Çünkü ikisinin ideolojisi birbirinden farklıdır. Oysa belli bir odak birbirinden farklı hatta ters olan inanışları kullanabilir. Kitleler tamamen farklı iki düşünce için mücadele edenlerin aynı güç tarafından kullanıldığını aklından bile geçirmez. Hatta terör kendisini kullanan odağın fikirlerine karşı da yapılabilir.
El-Kaide’nin İslâmcı bir örgüt olduğu ve ABD ile çatıştığı bilgisi bana göre yanlıştır. El-Kaide ABD tarafından eylemlerini haklı göstermek için kurulmuş ve terör eylemi yapmıştır. Bu da ABD’nin İslâm ülkelerine yaptığı müdahaleleri haklı kılmıştır. ABD İslâm’a karşı değildi, ama işgal edeceği topraklarda Müslümanlar yaşıyordu.” (‘Gerçek Nedir?’)
“Önümüzdeki önemli bir engel duygusal yaklaşımlarımızdır. Kahramanlık ve vatanseverliğin bütün sorunlarımızı halledeceğini düşünürüz. Bu vasıflar şüphesiz faydalıdır ve bizim karakter sahibi olduğumuzu gösterir. Ancak bir mücadelede bu yetersizdir. Şimdi üstün teknoloji ve bunun yarattığı silâhlara sahip olmak çok etkili. Bireysel üstünlüğümüz etkileyicidir, ama belirleyici değildir.” ( ‘Geleceğin Tahmini’).
Şimdi başa dönün ve bir daha okuyun...