Dünya dengelerinde önemli değişiklikler bekleniyor ve bundan en çok etkilenenlerden biri de ülkemiz olacak gibi görünüyor. Bu değişimler ülkemize yönelik tehdit gibi görünmüyor. Önümüzde çok uygun şartlar var ama iç siyasi yapımız şartlarla uyum içinde değil. Bölgesel güç olmak iki düşünceyi de geçersiz kılar. Birincisi beraberliğin soya dayanması, ikincisi ideolojik farklılıkların olmaması ya da en azından çatışma sebebi değil tartışılıp uzlaşmaya varılarak bu farklılığın sorun olmaktan çıkarılmasıdır. Mesela bölgede, resmi olmasa bile, uygulamada beraberliğe din farklılıkları engel olmamalıdır. Bu birliktelik resmi sınırları ortadan kaldırmayacak ama anlamsız kılacaktır. Her ülkenin vatandaşı diğerini kendi topraklarında gibi görecek ve onun korunmasından yana olacaktır.
Bir bütünleşmeyi ya da yakınlığı tehlikeli görmek alışkanlığımızın sonucudur. Kuruluşumuzdan beri topraklarımızda kurduğumuz devleti kutsal saydık ve onu korumak en büyük hedefimiz oldu. Bunun yanlış olduğunu söylemiyorum ama bizi sınırlandıracak biçimde anlaşılmasının faydalı olmadığından yanayım. Çevremizdeki ülkelerin neredeyse tamamı büyük güçlerin vesayeti altında. Gerçi bunu bir şans olarak görmüyorlar ve şeklen değil esasta bağımsız olmayı istiyorlar ama güçleri tek başına buna yetmiyor. Biz bu ülkeler üzerinde egemenlik kurmak amacıyla değil hepsini bağımsız hissedecekleri bir yapıyla bir araya getirmek istiyoruz.
***
Dünya şartları bizim öncülük edeceğimiz böyle bir yapı için uygun. ABD ve Rusya bizim işbirliği yapacağımız ülkeleri kontrol etmek istemiyor. Onun yerine Türkiye merkezli bir yapı oluşturmak ve bununla işbirliği yapmak istiyorlar. Çünkü bu iki büyük gücün bu ülkeleri kontrol etmesi için bir yapı oluşturması ve bu ülkelerin bölgeyi kontrol etmesi gerekiyor. Bu durum büyük güçleri egemen, diğerlerini vesayet altında gösteriyor. Halbuki Türkiye etrafında kurulacak birlik her birinin diğerine eşit görülmesi ve her olayın birliğin kurumları tarafından kontrol edilmesi şeklinde oluşturulur. Yani hiçbir ülke diğerinin kontrolüne girmez ama müşterek kurumlar ve kurallar tarafından yönetilmesi sonucunu doğurur. Bu şekildeki bir birlikte bazı konularda öne çıkanlar olacaktır ama bu ülkelerin hepsi tarafından benimsenecek ve ortak bir değer kabul edilecektir. Böyle bir oluşumun dünya üzerinde etkili olabilmesi için izlediği politikanın duygusal nedenlere değil akla uygun olması ve tüm üyelerin birlikte hareket edeceklerine inanılması gerekir.
Türkiye’nin böyle bir oluşuma önderlik yapabilmesi için iç politikada bütün güçlerin temelde aynı düşüncede ama uygulamada farklı olmaları gerekir. Yani her soydan insanın bir arada olacağı bir bütünde farklı soylar dışlanmayacaktır. Türkiye kuruluşunu kutsal sayabilir ama bugünün şartlarında siyasi sınırlar içine sıkıştırılmış yapıları, sadece her biri özgür kabul edilerek yalnız bırakılmaz. Bizim öngördüğümüz birliktelik vesayet altına almanın bir yolu değildir. Ama ülkeler birlik içinde yaşarlar. Ülkelerin birbiriyle aynı hedefleri olmayacağı doğrudur ama bu yapı yenidir ve herkes birlik içinde diğerine zarar vermeden hedefine ulaşacaktır. Bunu yapmalıyız çünkü büyük güçler aynı topraklarda beraber yaşayan insanları düşman yaptılar ve ayrıştırdılar. Biz geçmişe dönmeyeceğiz ama farklı maddelerden güçlü bir bina yapacağız.