Bir savaşın kimler arasında yapılacağı, tarafların gücü ve uygulayacağı strateji bilinmezse başarı şansı azdır. Önce günümüzdeki savaşın kimler arasında olduğunu araştıralım. Benim bakış açımla genel kanaatin aynı olmadığını görüyorum. Üstelik bu fark detaylarda değil olayın bütününde geçerli. Mesela herkes ABD ile Rusya’nın karşıt cephede olacağını ve Çin’in ABD’nin hasmı olurken Rusya’nın müttefiki olacağını savunuyor. Bu eskiden beri yaşanan bir oluşum olduğu için devam ediyor.
Yeni mücadelenin kimler arasında olduğu ve tarafların buna göre belirlenmesi gerektiğini savunuyorum ve tarafların tamamen değiştiğini bunun ittifakların yenilenmesine neden olduğunu söylüyorum. Mesela şu anda ABD’nin Rusya ile birlikte hareket ettiğini ve bunların Çin’e karşı olduğunu düşünüyorum. Bunun bir sebebi olmalı ve şartlar değişip yenisi eskisinin zıddı olması gerekir. Çin’deki ekonomik gelişim ve dünya ticaretinde önemli bir yer alması küresel sermayenin yaptığı yatırımlarla mümkün olmuştur.
***
Dünya üzerindeki çatışmanın küresel sermaye ile ulus devletler arasında olduğunu ve bu savaşın işaretinin 11 Eylül saldırıları olduğunu, bu saldırının terör eylemi olmadığını ilk günden beri söylüyorum. Şimdi çözmemiz gereken bazı sorunlar var. Önce şu soruları cevaplamalıyız: ABD, Japonya ile savaştığı halde barışın sağlandığı günden itibaren onun kalkınması için sermaye ve teknoloji gitmesini engellememiştir. Çin ile dünya şartlarında hasım görünürken orada yatırım yapmış ve Çin’i ekonomik açıdan güçlendirmiştir. Bizim dostluk ve düşmanlığı duygusal nedenlere bağlamamız yanlıştır ve günün şartlarına göre dost düşman belirlenir ve bunu belirleyen duygular değil şartlardır. Mesela Birinci Dünya Savaş’ında İngiltere ile savaştık ve topraklarımızın yarıdan fazlasını kaybettik. Bölgede, biz de dahil onların istediği gibi şekillendik ve bu savaşın doğal sonucu idi. Ama savaştan sonra, bugüne kadar, en yakın dostumuz İngiltere oldu.
Benim düşünceme göre karşıt güçler küresel sermaye ile ulus devletlerdir. Rusya kendi topraklarında küresel sermaye ile savaştığı ve galip geldiği için onun yeniden bir güç olmasını engellemek için karşı tarafa geçti. Eğer dünya üzerinde egemenlik küresel sermayenin olsa Rusya siyasal gücünü kaybeder. ABD de küresel sermayenin yönetimine karşı olduğu için bugün herkese garip gelen ABD-Rusya yakınlaşmasını görüyoruz.
Türkiye de bu çatışmanın önemli alanlarından biridir. Daha önceki bir yazımda bu savaşın belirleyici çatışmasının ülkemizde yapılacağını söylemiştim. Bu nedenle iktidar ile muhalefet arasındaki çatışmaya bir sebep bulamıyoruz ve muhalefettekiler ulus devleti savunan ve uluslararası yerini ulus devletler arasında tespit etmeye çalışan iktidara manasız bir muhalefet yapıyorlar.
Dünya yeniden şekillenirken kimin galip geleceğini doğru hesaplamak ve bu cephede yer almak gerekir. Küresel sermayenin egemenliği ulusların bir şekil olarak kalmasını engellemez ama belli bir zümrenin egemenliği söz konusu olur. Kapitalizm tasfiye edilmez ama onun, belli bir zümrenin kullandığı yeni şekli tasfiye edilip adı üstünde rekabete açık hale gelmesi sağlanır.