Nihayet birinin aklına “Başka ülkelerde hiç yolsuzluk olmuyor mu?” sorusunu sormak gelebildi.
Yazısına, ‘Hırsız her yerde hırsız’ başlığını uygun görmüş... Birkaç gün önce, ‘Yolsuzluk her yerde var, bunu bilelim de...’ başlıklı Kulis’te, İngiltere, İtalya, İspanya, Suudi Arabistan, Yunanistan ve evet Çin’den ‘yolsuzluk’ örnekleri vermiştim...
İngiliz Guardian gazetesinde çıkan bir haber merakını uyandırmış arkadaşın... Guardian, Çin devlet başkanıyla eski başbakanın yakınlarının ‘vergi cenneti’ diye bilinen, bankaları kirli işlere aracılık eden bazı adalar üzerinden yolsuzluk operasyonları gerçekleştirdiğini yazdı önceki gün...
Çin’de 2013 yılının ilk 11 ayında 36.907 kişinin ‘yolsuzluk’ iddialı yargılamalar sonucu ceza aldığını biliyoruz.
Arkadaş, yolsuzluğu, ülkelerin demokratik olmayışıyla irtibatlıyor. Haberi iyi okusaydı, Çinlilere bu yolu açanların bayağı demokratik ülkelerin vatandaşlarıyla şirketleri olduğunu anlardı. Eski başbakan Wen Jiabao’nun kızının kurduğu dandik bir danışmanlık şirketine, J.P.Morgan bankası tam 1.8 milyon dolar ödemiş...
Paranın ne için ödendiğini tahmin zor olmasa gerek... Yolsuzluğa başvuranların elde ettikleri serveti Çin dışına çıkarma işini, bazıları bizde de faal, uluslararası şirketler üstlenmiş: PriceWaterhouseCooper gibi... Credit Suisse gibi... UBS gibi... Bu finans kurumları ülkeden para kaçırmak isteyenlere Virgin adasında tabela şirket kurmada yardımcı olmuşlar...
Olan bitenin demokrasiyle bir ilgisi yok.
ABD’nin tarihinde siyasi yolsuzluk vak’asıyla karşılaşılmamış eyaleti Virginia’yı dört yıl yönetmiş Robert F. McDonnell ve eşi, önceki gün, savcılığın mahkemece kabul edilmiş iddianamesiyle sarsıldılar. Vali ile eşi bir işadamından sürekli hediye kabul etmiş, onun sağladığı imkânları kullanıp tatil yapmış... Hediye ve ödünç para yekünü 165 bin doları bulmuş...
Herhalde “Amerika demokratik bir ülke değil” diyecek biri çıkmaz... ABD’de eş-zamanlı olarak çok sayıda ‘yolsuzluk’ davası yürüdüğünü de kaydedeyim...
Yolsuzluk her devirde olmuştur, bugün de oluyor... Her ülkede olabilir... Bugün eskisinden kolay ortaya çıkıyor yanlış işler ve yolsuzluk yapılan ülkede medya yazamıyorsa, Çin ve Guardian örneğinde olduğu gibi, başka ülkelerin gazetelerinde sergileniyor...
Guardian’da çıkan haberin bir özelliğine de dikkat çekmek isterim: Araştırmacı Gazeteciler Uluslararası Konsorsiyumu (International Consortium of Investigative Journalists -ICIJ) adlı bir medya grubunun iki yıl sürdürdüğü bir projenin ürünüymüş haber ve çok sayıda gazeteyle paylaşılmış...
Bir tek Guardian’da yayımlanabildi haber...
En önemli hatalarımızdan biri, bizde yaşananları yalnız Türkiye’de olurmuş sanmak... Oysa, dünya her anlamda küreselleşti; bir yerde olanın benzeri, aranırsa, başka ülkelerde de bulunabiliyor...
‘Paralel devlet’ kavramı sözgelimi... Bizde, poliste ve yargıda birbiriyle paslaşacak kadar yakınlık kurmuş devlet görevlileri ile onların iç ve dış uzantıları için kullanılıyor bu kavram...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın AB yetkilileriyle görüşmeye gideceği öğrenildiğinden dönüşüne kadar “Bunu yabancılara nasıl anlatacak?” merakı yaşandığı, döndükten sonra da kimilerinin “Anladılar” kimilerinin de “Anlatamadı” sonucuna vardığı konu...
Anlatabildi mi, anladılar mı?
İyi anlatıldıysa mutlaka anlamışlardır. İngiltere’de polis-yargı işbirliğiyle onların medya ve iş dünyasındaki uzantılarına dayanan ‘paralel devlet’ mekanizmasını açık eden bir haber, daha iki gün önce, Londra’da çıkan Independent gazetesinde yayımlanmıştı.
Gazete, “Siyasi çevreler ve medya genellikle ‘komplo teorisi, ne olacak’ diye gözden kaçırır, ama” diyor, “Bu bizim altı ay arayla yayımladığımız ikinci ‘gizli’ polis raporu sonucu: Tiberius Operasyonu...”
Meğer üyesi olan polisler ile yargıçlar ve Mafya’dan üyeleri arasında bir ‘paralel devlet’ oluşturmuş, İngiltere’de çok etkili bilinen Mason Locası... Mafyatik tipler, Adams Ailesi ile David Hunt, istedikleri sonucu alabilmek için, polis ve yargıyı tepe tepe kullanabiliyormuş...
Tehlikeli sularda dolaştığımın farkındayım...