Sonunda soru işareti olan her fiil soru değildir aslında. Mesela utanmıyor musun aslında bir soru değil utanman gerekir diyen bir yargı cümlesidir.
Sadece utanmak değil pişman mısın sorusu da aslında pişman olman gerekir vurgusudur. Nereden aklına geldi diyeceksiniz, söyleyeyim...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Emrah Altındiş arasındaki diyaloğu okuyunca düşündüm bunları.
Konuştuğumuz, tartıştığımız bir sürü meseleyi saymış Doktor Altındiş sonra da “Böyle bir devletin başında olmaya utanmıyor musunuz? diye yargısını açıklamış.
Gazeteler, internet siteleri “Kızdıran soru?”, “Şaşırtan soru?” gibi başlıklar atmış. Ortada bir soru yok ki, ortada bir yargı var, yargılanan da tüm Türkiye aslında...
***
Bu yargı cümlesini kuran kişinin adı Dr. Emrah Altındiş ama kim bu kişi?
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, mikrobiyoloji bölümünde çalışan, kolera hastalığına sebep olan vibrio cholerae bakterisinin virulans faktorleri üzerine araştırmalarını sürdüren bir bilim insanı.
Böyle bir yargı cümlesi kurması onun bilimsel çalışmalarının değerini düşürmez asla.
Ancak bilim insanı olmak yargı cümleleri kurarken objektif olmama hakkını da vermez insana.
Mesela kadın cinayetleri meselesini ele alalım... Gerçek mi gerçek, acı mı acı ama siyaset kurumu ne yapmış, cezaları ağırlaştırabildiği kadar ağırlaştırmış.
Bundan sonrası bir kültür meselesidir, cezadan çok eğitimle ve zaman içerisinde değişebilir. “Roboski” demiş Doktor Altındiş, PKK militanı sanılarak vurulan insanları hatırlatarak...
Doktor’un bilimsel çalışmalarını yürüttüğü Amerika Birleşik Devletleri donanmasına ait Saratoga uçak gemisi koca Muavenet muhribini vurmuştu yanlışlıkla, Afganistan’da insansız hava araçları yüzlerce çocuğu öldürdü, Körfez Savaşı’nda İngiliz uçakları vuruldu yanlışlıkla.
Bu vakalar da hata olarak kabul edildi, yargılanan da olmadı.
Denilebilir ki, Dr. Altındiş bu soru formatlı yargı cümlelerini aynı şekilde ABD Başkanı’na söyleyemezdi.
Söyler ya da söylemez, bu ayrı bir tartışma ama sorun bu değil bardaktaki suya bakma meselesi...
***
Bırakın okulu, evde ailesinin yanında bile Kürtçe konuşmalarına izin vermedik geçmişte insanların.
Analar Türkçe bilmedikleri için büyük şehirlerde üniversite okuyan ve yurtlarda kalan evlatlarıyla telefonda konuşamadılar.
Köyler boşaltıldı, yakıldı, yargısız infaz denilen bir kavram hayatımıza girdi.
Şimdiyse insanlar köylere dönüyor, dilini konuşabiliyor, asker teslim olması için PKK’lı bir militana saatlerce dil döküyor.
Eksikler var mı elbette var, tahammül kapasitemiz gelişmeli mi elbette gelişmeli, bunlar doğru.Ama Türkiye Cumhuriyeti, başında olmaktan utanılacak bir Cumhuriyet değildir. Yargı buysa cevabı da tam olarak budur...