Doktor Trabzonspor’dan umudu kestiği için, “Diyete gerek yok, artık ne yerse yesin” diyor. Çünkü o da umudu kesti.
“Yensek de yenilsek de ben kulüpten paramı alacağım” diyen futbolcular grubu; maçların sonucuna aldırmadan, kafalarına göre oynamanın saltanatını sürüyor. Trabzonspor’un ulaşmak zorunda olduğu hedeflerle kimsenin ilgilendiği yok. Battı balık yan gider hesabı oynuyorlar.
Amaçsız, hedefsiz, isteksiz ve üstelik sorumsuz olmanın hiçbir vicdan azabını da çekmiyorlar. Ne güzel memleket (!)
***
G.Birliği, daha maçın ilk saniyesinde “Benden çekeceğiniz var” mesajını çekmişti. Trabzonspor’un umurunda değildi, anında golü yedi.
Ankara ekibi, İbrahim Üzülmez’in göreve geldiğinden beri sürekli okus-pokus yapıyor, şapkadan hep tavşan çıkarıyor. Mandrake usulü sihirli futbol, ortaya mücadeleyi seven bir ekip gerçeğini ve kültürünü sundu.
Oynamak isteyenle oynamak istemeyenin arasındaki fark, tabelada özetini buldu. Şaşılacak bir şey yok.
Trabzonsporlu futbolcular, maçın sonucunu ne kadar umursamazlarsa da; arka arkaya gelen goller morallerini bozdu. Mustafa Yumlu, sinirden iki eliyle formasını kavrayıp yırttı... Adam gibi oynayın da, formanız sağlam kalsın!
***
Aslında Trabzonspor, maçın ikinci yarısına durumundan utanç duyan insanların mahçubiyet duygusuyla tempolu başladı. Silkinmek istedi ama, kendi değil; Gençlerbirliği silkeledi. Üçünücü gol de geldi... Oyundan kopmak için her türlü şart hazırdı ama, Trabzonspor daha fazla rezil olmalarına izin vermek istemiyordu. Muhammed’in golü, bu karşı duruşun manifestosu gibiydi. Ama devrim için çok geç kalmışlardı. Atı alan Üsküdar’ı geçmişti.
Baştan dalga geçmeselerdi.