Intelligence dergisinde yayımlanan bir çalışmada üstün zekalı bireylerin anksiyete bozukluğu, duygulanım bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite sendromu, otizm gibi nöropsikiyatrik rahatsızlıklara ve bağışıklık sistemi ile ilgili alerji, astım gibi hastalıklara daha fazla eğilimli olduğu tespit edilmiş.
Başlık sizlere halk arasında sürekli söylenen “delilik ve dahilik arasında çok ince bir çizgi vardır” sözünü hatırlatmış olabilir. Dahilerin hayatları incelendiğinde, çoğumuzdan farklı yanları göze çarpar. Bizlere “anormal” gelen bazı davranışlar, ilginç takıntılar, özel hayatlarındaki yalnızlıkları gibi. Aslında “normal” ve “anormal” kavramlarını toplumun geneline göre tanımlarız. Herkesin normali farklıdır. Dahilerin toplum normallerinden farklı olmaları ise gayet doğaldır. Çünkü onların zeka düzeyleri de toplum normallerinin üstündedir. Nöroloji hekimi olmam ve üstün potansiyellilerin de ilgi alanım olması dolayısıyla birçok anneden soru alıyorum. Sorularına başlarken bazı anneler “benim çocuğuma dahi tanısı kondu” şeklinde başlıyor. Bir çocuk “dahi” olarak tanımlanamaz. Ölçülebilir değerlendirmelerle 150 ve üzeri IQ seviyesine sahip olanlar “dahi düzeyinde üstün zekalı” olarak tanımlanır.
Dahiler ise üstün olduğu alanlarda toplumda fark yaratanlardır. Dahi düzeyinde üstün zekalı olup da hayatları boyunca hiçbir şey başaramayan bireyler de mevcuttur. Bunların nedenlerine şimdi girmeyeceğim. Bu hafta sizlerle Intelligence dergisinde yayımlanmış bir çalışmanın sonuçlarını paylaşacağım. IQ skoru 130 ve üzeri bireyler üstün zekalı olarak tanılanırlar. Yapılan çalışmada üstün zekalı bireylerin anksiyete bozukluğu, duygulanım bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite sendromu, otizm gibi nöropsikiyatrik rahatsızlıklara ve bağışıklık sistemi ile ilgili alerji, astım gibi hastalıklara eğilimli olduğu tespit edilmiş. En basitinden kıyafetlerin içindeki etiketler üstün zekalı bireylerin çoğunda kaşıntı/kızarıklık gibi reaksiyonlara sebep olur. Bu bir alerjik reaksiyondur. Alerjik reaksiyonlar ise vücudumuzun bağışıklık sisteminin bir tepkisidir. Sempatik sinir sistemi bu şekilde sürekli aktif olduğunda bir süre sonra kendi ile savaş haline girer. Bu da bir takım reaksiyonları tetikleyip hem vücudun genelini hem de beyni etkiler. Bunu da “hipervücut-hiperbeyin” olarak tanımlamışlar. Çalışmaya 3715 üstün zekalı birey dahil edilmiş. Her birine tanısı konulmuş bir psikiyatrik hastalık geçmişi ya da bulgularına eğilim sorgulanmış. Bağışıklık sistemini etkileyen alerji, astım gibi hastalıklara sahip olup olmadıkları da sorulmuş. Tespit edilen oranlar Amerikan toplumunun geneli ile karşılaştırılmış. Elde edilen sonuçlara göre üstün zekalı bireylerde bu hastalık oranları genel populasyona kıyasla anlamlı olarak yüksek bulunmuş. Örneğin genel toplumda anksiyete bozukluğu oranı yüzde 10 iken, üstün zekalı bireylerde bu oran yüzde 20 olarak saptanmış. Özetle toplumun geneline kıyasla üstün zekalı bireylerde psikiyatrik bozukluklar ve alerjik rahatsızlık riski 2-4 kat daha fazla olarak tespit edilmiş. Çalışmanın yürütücüsü Ruth Karpinski’nin belirttiğine göre yüksek IQ düzeyine sahip bireylerin etrafındakilere olan duyarlılık düzeyleri çok yüksektir. Karpinski bu aşırı duyarlılıktan dolayı duygusal tepkilerinin de fazla olduğunu, bunun “hiperbeyin”in bir sonucu olduğunu belirtmiştir. Bu şekilde kronik strese maruz kalan vücudun da tepki olarak alerjik reaksiyonlara karşı eğilimli olduğu düşünülmektedir. Tabi bir de şu var; üstün zekalıları normal zeka düzeyindekilerle kıyaslayıp “psikiyatrik hastalıkları daha fazla” demek çok doğru gelmiyor bana. Kendi zeka düzeyindekiler içerisinde bir kıyaslama yapıldığında sonucun dana farklı çıkacağını düşünüyorum.
RAHMİN ALINMASI DEMANS RİSKİNİ 8 KAT ARTIRIYOR!
Bundan 20-25 yıl önce histerektomi (rahmin çıkarılması) ameliyatı çok daha fazla yapılıyordu. Şimdi bu ameliyat yapılmadan da tedavi çözümleri mevcut. Örneğin durdurulamayan adet kanamalarında hemen rahmin çıkarılması yoluna gidilebiliyordu. Tıbbın gelişmesi ile bu tür ameliyatlar azaldı. Vücudumuzdaki her organın yerine konulamaz görevleri vardır. Çok yakın zamana kadar hiçbir fonksiyonu olmadığı düşünülerek rahatlıkla apendisit operasyonu yapılırken, apendistin bağışıklık sisteminde oynadığı önemli rol fark edilince daha dikkatli davranılmaya başlandı. Neurology dergisinde geçtiğimiz haftalarda yayımlanan bir çalışmanın sonucuna göre histerektomi yapılan kadınlarda demansa yakalanma riski 8 kat daha fazla olarak tespit edildi. Ayrıca kanamaların başladığı ergenlik yaşı ile menapoza girilen yaş arasındaki fark ne kadar kısaysa demans riskinin o kadar fazla olduğu da belirtildi. Kaliforniya Üniversitesi’nin yaptığı çalışmaya 6000 kadın dahil edildi. Adet kanamaları geç başlayıp, erken menapoza giren kadınlarda demans riskinin 20 kat daha fazla olduğu belirlendi. Bu etkinin nedeni olarak da, beyin hücreleri üzerinde koruyucu özelliği olan östradiol hormonunun, sadece kadınların doğurganlık özelliğinin korunduğu dönemde üretilmesi olduğu düşünülüyor.
HAFTANIN NÖROBİLGİSİ
Güney Kaliforniya Üniversitesi’nin yaptığı çalışmaya göre sevdiğiniz müzik eserlerini duyduğunuz zaman “tüylerinizin diken diken olması” gibi bedensel değişiklikler hissediyorsanız bunun nedeni beyninizdeki bazı özel bağlantılar olabilir. Bu tür deneyimler yaşayan bireylerin beynindeki işitme alanları ile bu tür fiziksel duyumları yöneten alanlar arasında direkt bağlantılar var!