Vazo kırılınca akıl veren çok olur. Mühim olan vazonun kırılmaması için gerekli şartları oluşturmaktır. Bundan da daha mühimi vazoyu kırılmaması için düşüncelerini söyleyip yazanlara kulak verebilmektir.
Türkiye yeni bir seçimden çıktı. Seçimde Ak Parti ağır bir yenilgi aldı. Bir önceki yerel seçimde kaybettiği şehirleri geri almak şöyle dursun elindekileri de kaybetti; Üstelik kalesi olarak bilinen şehirleri bile...
Pazar günü yapılan yerel seçimde neticeyi sandığa gidenler değil gitmeyenler belirledi. Sandığa gitmeyenlerin ekseriyeti de AK Parti seçmeniydi.
Evet, vazo kırıldı. Kırıldı ama paramparça değil. İyi bir ustanın elinde esaslı bir tamirle eskisinden daha sağlam hale getirebilir. Usta belli. Seçimin neticesinin kesinleştiği gece konuşan Usta şu sözlerle tamirata başlayacağının işaretini verdi: "Partimizin organlarında mahalli idareler seçimlerinin neticelerini açık yüreklilikle değerlendireceğiz, öz eleştirimizi cesaretle yapacağız. Milletimizin kararına hürmetsizlik etmeyecek, milletle inatlaşmaktan, milli iradeye rağmen hareket etmekten, milletin takdirini sorgulamaktan uzak duracağız. Milletin sandıkta verdiği mesajları en isabetli, en objektif şekilde akıl ve vicdan terazimizde tartarak gerekli adımları mutlaka atacağız. Milletimizin farklı tasarrufta bulunduğu yerlerde de güveni yeniden inşa edecek, çok daha güçlü bir şekilde gönülleri fethetmenin yollarını arayacağız. Türkiye'nin önünde hazine değerinde dört yıldan fazla bir süre vardır. Milletin ve ülkenin vaktini çalacak tartışmalarla bu dönemi heba edemeyiz."
Usta partisinin Merkez Yürütme Kurulu'nda da neşteri derinden vurmuş: "Ortada sadece oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı da olduğu görülüyor. Milletin sinesinden doğmuş bir siyasi partinin en büyük düşmanı vatandaşla arasına duvarlar örmesidir. Güneşi gören buz gibi erimemek, eleştirdikleri partilere benzememek ve daha ağır bedeller ödememek için AK Parti hatalarını görüp kendini toparlamak, milletle gönül köprülerini yeniden güçlendirmek zorunda."
Usta'nın "Ortada sadece oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı da olduğu görülüyor." sözü AK Partililer için seçim neticesinden daha ağır bir söz. İnşallah Usta'nın sözlerini birbirlerine söylemek yerine üstlerine alınırlar. Havaya bakıp ıslık çalınacak zaman değil! Hele mevcut sorunları halı altına süpürüp her şey güllük gülistanlık göstermenin hiç değil...
Bizim cenahta, mevcut sorunları dile getirmenin karşı tarafın işine yarayacağına dair hastalıklı bir düşünce yayıldı. Son seçimde de görüldü ki karşı tarafın işine yarayan, sorunları dile getirmek değil bu hastalıklı düşünceymiş.
Seçime tesir eden en büyük âmil hayat pahalılığı. Seçim öncesi yazdığım bir yazıda Ak Parti'nin İstanbul'da rakibinin Ekrem İmamoğlu değil ev kiraları olduğunu yazmıştım. Fahiş kiralarla alakalı Ak Parti zamanında adımlar atmadığından seçimi kaybetti. Yani seçimi CHP değil hayat pahalılığı kazandı!
Ak Parti'yi etkisi altına alan Atatürkçü söylem de oy kaybının nedenlerinden biri. CHP Atatürkçü söylemi geri plana itip oyunu artırırken Ak Parti'nin Atatürkçü söylemi artırdığı oranda oyu azaldı. Atatürkçü söylemin faydası olsaydı Vatan ve Zafer gibi on binde bir oy alan partilere faydası olurdu. Eski Türkiye'yi hatırlatan söylemler derhal terk edilmeli.
Usta vazoyu tamir ederken kalfa ve çıraklar ayak bağı olmamalı. Usta'nın muradını kestirip gerektiğinde istifa etmesini bilmeliler. Usta'dan çok ustacı olmalılar. Halkın dertlerine kulak kesilmeliler. Mesela sokaklarda köpekler çoluk çocuğu parçalarken milletvekilleri halkla alay eder gibi ellerinde köpek mamalarıyla sosyal medyada görüntü vermemeliler.
Uzun lafın kısası, Usta söylenmesi gerekeni söyledi şimdi yapılması gerekeni yapacaktır. Halk Usta'ya güveniyor. Ak Parti'nin oyu düşerken Usta'nın oyunu koruması da bunun göstergesi.