Galiba dört ay kadar oluyor; bölge ülkelerinden karma bir grup Arap siyaset adamıSuriye konusunda görüşalış-verişinde bulunmak üzere Moskova'ya gitmiş, oradan dönüşte de Putin ve Lavrov'dan aldıklarıizlenimi paylaşmak üzere Ankara'ya uğramışlar...
İçlerinden biri, Türkiye'nin ülkelerindeki olumlu izlenimine dikkat çekmek için "Bizde herkes 'Harim-is Sultan' dizisini izliyor, çok da etkileniyor"diyecek olmuş... Başbakan Tayyip Erdoğankast ettiklerinin 'Muhteşem Yüzyıl'dizisi olduğunu öğrenince bir kızmış, bir kızmış...
"Neden kızdığınıönce anlayamadık"diye anlattıÜrdün Senato başkanıTaher Masri... Tayyip Bey, "Benim ceddim orada anlatıldığıgibi değil; Kanuniömrüboyunca at üzerinde gezdi, haremde o kadar vakit geçirmedi"demiş...
Tahir MasriArap televizyonlarında sürekli gösterilen Türk dizilerinin Türkiye'nin bölgedeki imajınımüthişolumlu etkilediği görüşünde.
Senato başkanının yardımcısıAli Abubeyha da vardıbiz bunlarıkonuşurken; güzel Türkçesiyle durumu özetleyiverdi: "Ben ülkenizde eğitim görürken Ürdün gözüme Türkiye'den fersah fersah ileride görünürdü. Bu uzun yıllar böyle sürdü. Şimdi ise durum tam tersi: Hiçzorlanmadan ülkenizin bizden çok ileride olduğunu söyleyebilirim..."
Ali Bey 1959 yılında Türkiye'ye eğitim almak üzere gelmiş; 1960 darbesini bizlerle birlikte yaşamış...
Ürdün'de bizim için olağanüstüyoğun bir program hazırlamışlar. "Kimlerle görüştünüz?" diye soracaklara tek cümleyle cevabım şu: Kral Abdullah hariçdevletin en üst düzeyinde kimler varsa hepsiyle biraraya geldik, tanıştık, konuştuk... Herbiri bize saatlerini ayırdı.
Genel izlenimim şu: Burada 'devlet adamı'kavramının tam karşılığıvar. Bir kere siyasete giren ve gözden düşmeyen her durumda önemli bir yer işgal etmeye devam ediyor... Anayasa Mahkemesi başkanısözgelimi; avukatlık, yargıçlık yapmış, ama tam sekiz ayrıhükümette bakan koltuğunda da oturmuş...
Kiminle karşılaşsak ya eski başbakan, ya eski bakan, ya eski büyükelçi, ya da üst düzey bürokrat çıktı... Görüştüğümüz ülkenin güvenliğinden sorumlu Emniyet genel müdürüHussein Mejali daha önce büyükelçiymiş...
Senato BaşkanıMasri eski başbakanlardan... Mesut Yılmaz'ın başbakanlığıdöneminde karşılaştıklarında, "Sizi AB'ye almazlar, boşyere çabalıyorsunuz"dediğini aktardı. Sonra da şimdilerde AB perspektifinde elde edilen gelişmeler sayesinde Türkiye'nin kazançlıçıktığıtespitini yine ondan dinledik...
Toplantıya Türkiye'de okumuşAli Ebureyha ile gelen Masri Bey önceden uyarmasaydı, Meclis başkanıSa'd Hayel Esrour'un "Yeni gelenlerde durum ne bilmiyorum, ama önceki Meclis'te eğitimlerini Türkiye'de almıştam 15 milletvekili vardı"sözlerinden müthişşaşkınlık yaşayabilirdik. Düşünün: Eski meclis 120 milletvekilinden oluşuyordu; 15'i Türkiye'yi yakından tanıyormuş...
İlk gün bir görüşme için gittiğimiz Basman Sarayı'nın 'portreler salonu' adınıtaşıyan bölümünde otururken duvarda yer alan Haşimi Krallığı'nın tarihini canlandıran resimlere bakma fırsatıçıktı. Şimdiki kral, babası, dedesi ve büyük dedesiyle amcaları... Şimdilerde her devlet dairesinde Kral, babasıve veliaht olan oğlunun fotoğraflarıyer alıyor...
Özellikle anayasada yaptıklarıve kralın yetkilerinin bir bölümünüMeclis'le paylaştığıdeğişikliklerden sonra daha bir iftiharla "Burası'anayasal monarşi' artık"diyor Ürdünlüpolitikacılar... Ancak 'anayasal monarşi'de bayağızor bir iş... Kral her zaman devreye girip politikacıların aldığıkararıveto edebilir, ama Meclis ve Senato ilk görüşünde ısrar ederse onun da yapacağıfazla bir şey yokmuş...
Milletvekilleri kendilerine verilen pasaportun diplomatik olmasınıve hayat boyu kendilerinde kalmasınıistemiş... Senato buna itiraz etmiş... Meclis görüşünde ısrar edince Senato ile ortak toplanmışlar ve dediklerini yasalaştırmışlar... Ancak bu defa Kral veto etmiş...
• "Ne oldu sonunda?"soruma gelen cevabıda paylaşayım: "Milletvekillerinin diplomatik pasaport taşımasıkesinleşti; ama görevleri bitince teslim etmeleri gerekiyor..."
Hoşinsanlar Ürdünlüler...