Bursaspor, ligin en iyi futbol oynayan takımı unvanını Beşiktaş’ın elinden haklı gerekçelerle almış takımdı. Hızlı, çalışkan, güveni yerinde, becerileri üstündü. Beşiktaş yavaşlamış, hücum özelliklerini yitirmiş, ZTK’dan da elenerek futboluyla güven kıran bir döneme girmişti.
Hücum gücüyle savunma sıkıntılarının üstünü örtebilirse istediğini alabilirdi. Bursaspor maç başındaki performansıyla unvanını ortaya koymuştu sanki. Çabuk ve araştırıcıydı. Bakambu hızını kullanıp, Olcay’ın boş bıraktığı kanattan, Atınç’ın yavaşlığından da yararlanarak Bursa’yı öne geçirdi. Beşiktaş o an uyandı. Büyüklüğünü göstermenin gereklerini yerine getirmeye girişti. Sosa, Gökhan, Ba’nın güzellikleri beraberliği getirdi. Ve ligin başlarındaki BJK geldi sahaya! Hücum gücünü etkili kılarak, hızlı ve girişken rakibini etkisi altına aldı. İkinci yarı başladığında Bursa hücum üstünlüğünü gene ele geçirdi. Biliç, savunmasına destek vermekten iyice yorulan sarı kartlı Veli’nin yerine Oğuzhan’ı alınca, tekrar top tutabilen BJK oyunda öne çıktı. O sıra bir hakem saçmalığı da yaşandı. Abitoğlu, tam önünde Fernandao’nun, Franco’nun kalbinin üstüne taban vurmasına sarı kart çıkardı! Bu kör kararı için ben ona kırmızı çıkarıyorum. 63’de Bursa 10 kişi kalırdı. BJK Bursa kalesini giderek daha çok yokladı. Kaleci Harun çok iyiydi, onu aşamadı! Ne var ki Gökhan’ın sağıyla gönderdiği füzeyi karşılayamazdı. BJK 87’de öne geçti, Bursa 90 dakikanın bitişine saniyeler kala Ozan’ın nefis vuruşu ile yeniden beraberliği kurdu! Ama uzatmanın bitimine saniyeler kala da Şener penaltıyı yaptı! Bu tartışılmaz net bir pozisyondu. Maç berabere bitse herkes hoş karşılardı. Bursa’yı üzen sonuç, Beşiktaş’a müthiş bir ufuk açtı. Başarılı oyununa kavuşmak, kazanılan üç puan kadar değerliydi.