Aylardır durmadan Türkiye’ye yönelik tehdit sözleri, tehdit eylemleri havada uçuşurken, “Devlet acaba ne zaman harekete geçecek” diye bir bekleyiş içerisindeydim. Çünkü bu yaptığını ve yapacağını biliyor ve arzu ediyordum.
Bu kadar sınırları zorlayan zihniyetin, terör yeli estirenlerin tarzı, artık sokaktaki insanı bile “yeter artık” dedirtmeye başladı.
Hem DAEŞ hem PKK tarafından terör yelinin estirilmesi, aralarındaki çatışma ve bunun faturasının Türkiye’ye çıkartılması, elbette ki kabul olunur cinsten değildi.
Ayrıca sadece DAEŞ teröründen konuşup PKK’yı az kalsın masum çocuk gibi göstermeye gayret edenlerin de teröristten hiçbir farkı yoktur.
ABD’den gelen destek mesajları güzel. Lakin aynı hassasiyeti PKK terör örgütüne göstermemesi manidardır.
Türkiye’yi her fırsatta DAEŞ’e yardım eden konuma sokanlar çok iyi biliyorlardır ki; Türkiye’nin böyle bir tutumu yoktur. DAEŞ “zuhur etti” diye, PKK’ya “iyidir” diyecek halimiz de yoktu.
DAEŞ’i Türkiye’ye yöneltmeye gayret edenlerin de kokusunu almaktadır coğrafyadaki insanlar. PKK’nın uzantılarını meşru göstermek için DAEŞ vahameti patlatılmasın.
PKK bunca senedir Türkiye’ye bela olurken, ABD dâhil dünyadan gereken sesin çıkmaması, bana DAEŞ yaygarası estiğinde daha da anlamlı geldi.
Türkiye Devleti’nin sınırlarını zorlayan her kimse; PKK yada DAEŞ fark etmez, hepsi aynı derece tehdit unsurudur ve Türkiye gibi ciddi ve güçlü bir devlet gereken neyse onu yapmıştır.
Şimdi bu meseleye; PKK ile bağlantılarını kesemeyen, Türkiye’nin içerisinde PKK desteği ile siyaset yapan zihniyeti de ele almak gerekiyor. Bu zihniyetin elinde, silahla Türkiye’ye tehdit oluşturan DAEŞ veya PKK’dan farkı sadece seçilmiş olmalarıdır ise bu da ciddi bir sorundur demektir. “PKK bir terör örgütü değildir” diyen bir milletvekilinin, teröristten farkını biri bana izah etsin. Seçilmiş olmak demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Ne acayip bir durum! Seçilmiş Demirtaş’a laf söyleyemeyiz, çünkü seçilmiş bir milletvekilidir ve Demirtaş, çoğunluğun seçimi olan Cumhurbaşkanına katil diye bağırabilir. Acaba Demirtaş ve onun zihniyetinde olanlar, dünyada bir tane daha bu kadar toleranslı ve hoşgörülübir ülke gösterebilir mi? Türkiye kadar her kaprislerine sağduyu gösteren, “üstün demokrasisi” olan Avrupa’dan ve Amerika’dan örnek gösterebilir mi acaba? Bu kadar iyi niyet karşısında, Kürt kökenli vatandaşı temsil ettiğini iddia edensiyasal yapının, öncelikle Kürt vatandaşlar tarafından hesaba çekilmesi gerekmez mi?
Türkiye Devleti gibi herkesi bağrına basan, eski sorunlarını çözen, vatandaşıyla birlik içerisinde olan bir Devletin tahammüllerinin de bir sınırı vardır. İşte o sınırlar zorlanmamalı. Burası bir DEVLET ve tarihin derinliğinden gelen geçmişi, bu coğrafyada MEDENİYET SANCAKTARI olan devletlerin varisi bir DEVLET.
Burası TÜRKİYE DEVLETİ ve herkesin UNUTMAMASI gereken en önemli MAKAM burası...