Başlığa sığmayacağı için yeniden yazmak istiyorum; üniversiteleri, gençleri hatta çocukları şiddete sevk edenler, hangi kimlik-sebep arkasına saklanırlarsa saklansınlar; İNSAN olamazlar! Şiddetin sebebi, aklileştirilmesi, eleştirisi, muhalefeti olmaz, olamaz! KABUL EDİLEMEZ!
Sevgili dostlar, günlerdir basınımızın ODTÜ’de yaşananları “aklileştirme” çabalarını dehşetle izliyorum. Neymiş “eleştiri” hakkıymış, “gösteri” hürriyetiymiş, BASIN ÖZGÜRLÜĞÜYMÜŞ!
Ne yaptığınızın farkında mısınız arkadaşlar! Okula “şiddet” girmesine sıcak bakarak, 1980 öncesinin kapısını aralıyorsunuz! Düzen hakim kılınan ülkeye “kaos tohumları” ekiyor ve bunu “rasyonel temellere” oturtma yolunda felsefesini yapıyorsunuz! Bunları bilerek, bu ülkeyi sabote etmek için mi yapıyorsunuz! Veya çok mu safsınız ve araladığınız kapının nereye kadar uzanabilecek bir süreci tetikleyeceğini düşünemiyorsunuz!
Sevgili basın, bu ülkede herkesin okula giden çocuğu var ve sizler “bu şiddete” makul bakıp, aklınızca aklileştirerek her vatandaşı sıkıntılı bir denklemin içine çekiyorsunuz! Yapmayın! Bu yol “muhalif gazetecilik”, bu yol “muhalefet”, bu yol “özgürlük” değildir, olamaz! KABUL EDİLEMEZ! Havaya savurduğunuz bu tohumlar döner sizi de vurur ve yarattığınız KAOS için de sizler de zarar görürsünüz!
Sonuç: Bu işin şakası olmaz! Hükümet ile derdiniz varsa, eleştirmek istiyorsanız, sonuna kadar yapın, kaliteli eleştiri hakkınızı sonuna kadar kullanın! Yapın hatta yapmalısınız ama sakın kimsenin çocuğunu kendinize oyuncak edip, geleceğini karartmayın! Ne yaptığınızı bir kere daha düşünün ve ateşe attığınız her çocuğun-gencin hesabını vereceğinizi de unutmayın!
Son söz: Akif Beki çok doğru bir soru ortaya koydu; bu ülkede sivil şiddete “hayır-dur” diyecek sağduyu yok mu?
Ne olursa olsun ‘Yeni Anayasa Paketi’ Meclis’e gelmeli
Muhalefet partilerinin çalışmaları ele alış biçimi ve tavrı “anayasa çalışmalarını” sabote edeceklerini ve yaptırmayacaklarını net olarak ortaya koyuyor. Strateji belli; engelle, durdur ve seçime gidene kadar ipe un ser...
Tavır bu kadar açıkken, “YENİ ANAYASA” mottosu ile halktan oy isteyen AK Parti’nin de atacağı adım çok net olmalı...
Nasıl mı?
Maddeler halinde birlikte düşünelim;
1- Yaptırmıyorsanız, katılmıyorsanız, sözümüzü tutarız, biz yaparız ve Genel Kurul’a getiririz, orada kalırsa kalır ve Türk halkı gerçeği görür...
2- Katılmazsanız, biz sözümüzü yerine getirir, yaparız, size düşen katılmasanız bile bu metnin Türk Halkına sorulmasına imkan tanımaktır. Etik bir muhalefet anlayışı halkın onayına sunulmak istenen bir anayasanın “sorulma” yolunu açmaktır, sorarız halk karar verir...
3- Katılmazsanız, 330 ile referanduma gidip halka sorma şansı da vermezseniz, halka dönüp yeni bir onay almaktan yani erken seçimden başka şansımız kalmaz... Türk halkına seçime gider ve bize “tek başımıza” yapacak yetki ver deriz!
Sevgili dostlar, katılmasa bile “etik davranan” bir muhalefetin 330 ile halkın onayına sunulmasına yol vermesi en doğru davranış olmakla birlikte, bu sözü veren iktidar partisinin de zaman kaybetmeden adım atması beklenen davranıştır. Bu millet “darbe anayasası” ile yönetilmeyi hak etmediği gibi “elinden geleni yapmış, vakit kaybına son vererek harekete geçmiş bir iktidar” isteği ve beklentisi de dikkate alınmalıdır...
Sonuç: Bir vatandaş olarak diyorum ki; YETER! Bu adamlar YENİ ANAYASA yaptırmayacaklar! Onları kenara ayırıp, YENİ ANAYASA metnini Genel Kurul’a getirmek ve erken seçim dahil gereğini yapmak verilen oyların hakkını vermek olacaktır!
Son söz: Bir YENİ METİN Genel Kurul’a iner ve “erken seçim dahil” kararlı bir tavır ortaya konursa muhalefet partisi vekilleri bu seçeneği göze alamayacaklardır! Böyle bir senaryo içinde Türk Halkı AK Parti’ye ezici çoğunlukla “YAP” yetkisi vereceğinden, seçilemeyecekleri kesin olan muhalefet vekilleri “geri gelmeme” riskine katlanmamak adına gizli oylamada 330 üstüne taşıyacak desteği vereceklerdir!