Sevgili adaylar,
Öncelikle şunu bilmenizi isterim ki, Türkiye’de üniversite imkânları son yıllarda muazzam ölçüde arttı. Bu yıl YGS’ye giren yaklaşık 2 milyon aday varken, yükseköğretim kontenjanları da 1 milyona yakın. Yani her iki adaydan bir tanesi rahatlıkla yerleşebilir.
YGS’ye giren yüzbinlerce adayın çok da iddialı olmadığı düşünüldüğünde, iddialı adayların çoğunun rahatlıkla yerleşebileceğini söyleyebiliriz. Dahası, kontenjanlara ek olarak, önünüzdeki burs olanakları, hem devlet hem de vakıf üniversiteleri eliyle çeşitlenmiş ve artmış durumda. Sizler adına çok seviniyoruz. Siz de rahat olun.
- Sevgili genç adaylar,
Mevcut sınav ve yerleştirme sistemi, hayatınızda oldukça belirleyici. Yapacağınız yanlış bir tercihi düzeltmek yıllarınıza mal olabilir. Hatta yanlışınızı düzeltme fırsatınız dahi olmayabilir. Bu yıl yaklaşık 500 bin aday daha önce bir yükseköğretim programına yerleştiği veya mezun olduğu halde, yeniden sınava girmiştir. Hayat, öngörülemezdir. Kuşkusuz her şey istediğimiz gibi gitmez ve bazen tercihlerimiz beklediğimiz sonuçları vermeyebilir. Bunu da çok büyük dert etmemek gerekir. Ancak yeniden sınava giren aday sayısının fazlalığı, adayların önemli bir kısmının fazla araştırmadan veya eksik bilgiyle tercih yaptığını göstermektedir. Dolayısıyla size ilk tavsiyem, tercih yaptığınız üniversite ve programı, sadece reklamlardan değil, sağlam kaynaklardan çok iyi araştırın.
İkinci tavsiyem, bir yükseköğretim programının değerini asla ve asla sadece geçen yılki puanına göre değerlendirmeyin. Aynı şekilde kendinizi de puanınızla eşitlemeyin. Unutmayın, hayatta sınav puanından çok daha önemli hususlar var. Gerçek hayatta; çaba, azim ve sebatın yerini hiçbir şey tutmaz. Buna LYS puanları da dâhildir.
- Sınavda istediği puanı alamayan gençler,
Sınav sonucu hayatın sonu değildir ve her zaman telafisi vardır. Sonraki yıl kendinizi yeniden deneyebilirsiniz. Ancak, istediğiniz puanı alamadığınızı düşünüp yeniden sınava girmeye karar vermeyi düşünüyorsanız, bu kararınızı en az iki kere ve ciddi düşünün. Sizin hayalinizi kurduğunuz programa girmenin gerçekten hayatınızdan ekstra bir yılı harcamaya değer olup olmadığını sorgulayın. Çevrenize danışın.
Kaybedeceğiniz bir yılı ve hayata bir yıl geç atılacağınızı unutmayın. Dahası, bir sonraki yıl gireceğiniz sınavda da istediğiniz puanı alıp alamayacağınız meçhuldür. Dolayısıyla bu yıl bir tercih yapıp belki de çok istemediğiniz bir programa yerleşme alternatifini kolay kolay gözden çıkarmayın.
Göreceksiniz, hayat uzun bir maratondur. Bu uzun maratonda önünüze daha çok fırsatlar çıkacaktır. Kiminiz not ortalamanızı yüksek tutacak ve çift anadal yapacaksınız. Kiminiz de çok da istemeyerek girdiğiniz programı seveceksiniz.
- Sınavda istediği puanı alan gençler,
Her şeyden önce ne yapmak istediğinize iyi karar verin. Tercihlerinizi programların sırf geçen yılki puanlarına göre sıralamayın. İlgi ve yetenekleriniz doğrultusunda gerçekten yapmak istediğiniz ve/ya daha başarılı olacağınız bir alanı seçin. Tercih sürecindeki bir hatanız, yeteneklerinizle okuyacağınız program arasında bir yanlış eşleşmeye sebep olabilir. Bundan dolayı, tercih hatalarını en aza indirmek için, çevrenizin, öğretmenlerinizin ve tercih etmek istediğiniz mesleğin erbabının görüşlerine başvurun.
- Sevgili gençler,
Kuşkusuz Türkiye’nin birinci sınıf doktorlara, hukukçulara ve mühendislere ihtiyacı vardır. Ancak Türkiye’nin birinci sınıf memurlara, teknikerlere, sanatçılara, bilim insanlarına, düşünürlere vb. de ihtiyacı vardır. Sıradan bir doktor olmak yerine, örneğin, üstün performanslı bir teknisyen olmak hem sizin için hem de toplum için daha faydalıdır.
Hem mutlu olabileceğiniz hem de toplumun gelişmesine katkı yapabileceğiniz alanları seçin. Emin olun hem kazancınız daha iyi olacak hem de kalbiniz daha rahat edecektir.