Bizde bazı ‘insan hak ve hürriyetleri’ havarileri de ‘federalizm dahil her şey konuşulabilir’ gibi laflar ediyorlar” diyor Hayrettin Karaman Hoca.
O İslami kesimde, sözünün bir ağırlığı olan isimlerden biri. O zıpır “tele-vaizlerden” değil.
Ama bence yanılıyor.
İslam alimi falan değilim. Din söz konusu olduğunda onunkiyle kıyaslanamaz benim bilgim.
Ama eğer ilahi hikmetin herkeste bir parça bulunan ışığından bende de azıcık varsa, eğer adil olan ile dinî olan özdeş ise ve ben bunu doğru anlayabiliyorsam, onu haklı görmediğimi ifade etmek istiyorum. Yine aynı ölçüyle baktığımda, ona itiraz eden genç bir kadının, Hilal Kaplan’ın eleştirilerinin çok daha doğru ve İslami olduğunu düşünüyorum.
Aslında devlet algısından vicdani ret meselesine kadar pek çok konuda hemfikir değilim kendisiyle. Ama burada sadece bir hususa, “federalizm” ve “ifade hürriyeti”ne dair görüşlerine itiraz etmek istiyorum:
***
“Ümmeti birleştirmek farz, tefrika haramdır” diyor Hayrettin Hoca.
İtirazım olamaz buna. Bölünme gibi bir talebim yok benim de.
Ama bunu arzu etmek, ne buna uygun bir siyasi modeli savunduğunuz anlamına geliyor, ne de ifade hürriyeti gibi değerleri tali görmeyi meşrulaştırıyor.
Bölünme karşıtlığından hareketle, Zeydan’ın, “toprağı ve halkı ile bütünleşmiş bir Müslüman devletini federasyonlara bölmenin caiz olmadığı” sonucuna ulaşıyor ( Bu ifadeler size de 82 anayasasının dilini, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü”nü çağrıştırdı mı?)
Öncelikle, bir arzu (bölünmeyelim) veya bir duruş (İslami olma iddiası), ne önerdiğiniz “model”in arzunuza uygun olduğu anlamına geliyor, ne de duruşunuza uygun (İslami) olduğuna.
Federalizm sanıldığı gibi bölünmeye götüren bir model olmayıp, çoğu kez bölünmeyi engellemenin en sağlıklı ve en sık tercih edilen yoludur. Bizde resmi ideolojinin her kesim üzerindeki etkisiyle çeşitlilik ve çoğulculuktefrika gibi algılandığından, ademimerkeziyetçilik ve federalizm gibi öneriler bölünmenin bir adımı zannedilir. Üniter devlet dendiğinde devletin bütünlüğünün anlaşılması da bir o kadar yanlış.
***
“Önünü arkasını hesap etmeden hak ve hürriyet havariliği” yapanları eleştiriyor Hayrettin Hoca.
Ben de o gafillerden biri olarak, “federalizm dahil her şey konuşulabilir” diyorum ve ayrılıkçı fikirleri de buna dahil ediyorum. “Hak ve hürriyet”in de sonuçlarından bağımsız olarak, önünü ve arkasını düşünmeden, sırf hak olduğu için savunulması gerektiğini düşünüyorum. Bir Müslüman’ın başka türlü düşünebilmesini de yadırgıyorum.
Ayrılmak istediğimden değil. Bu ülkede Kürtlerle birlikte yaşamayı Hayrettin Hoca kadar ben de istiyorum. Ama ben insanların dinleyip, sözün en güzeline uyacakları bir özgürlük ortamını her şeyden, birlikten de önemli ve ama aynı zamanda birliğin de teminatı olarak görüyorum.
***
Bazen insanlar, kendi yaklaşımlarının tarihselliğini göremedikleri için, sıklıkla kendi görüşlerini “İslami bakış”, “Kuranî perspektif” olarak adlandırabiliyorlar; hem de aynı perspektiften bakan bin bir farklı insanın bin bir farklı sonuca ulaştığını gördükleri halde.
İşin kötüsü, İslami bir birikim ile siyasi bir model önerisi birleştiğinde, o siyasi modele hak etmediği bir meşruluk atfediliyor. Oysa ikisi arasında anlamlı bir ilişki olmayabiliyor çoğu kez.
Üniter devlet de federal devlet de tercih edilebilir; ama bunu dini bir gereklilik olarak vazetmek yanlış.
***
Kadir Cangızbay’ın dediği gibi “devletin ne kendisi ne de millisi Allah’ın emri.”
Üniteri federali de öyle...