Cumhurbaşkanı seçilen Muhammet Mursi, Cuma günü Tahrir’de toplanan halka hitap etmek üzere meydana gelirken, ona ne bir tören bandosu ne de bir süvari alayı eşlik ediyordu. Halkı için halktan biri olarak kalma yeminine uygun biçimde, kurşun geçirmez yelek bile giymedi.
Mursi kendini bağımsız bir birey olarak görevine adadı ve Cumartesi günü, kalabalıkların ve devrimin doğduğu yerin kalbinde gerçekleşen Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi yemin törenini önceden elde etti.
Cumhurbaşkanı olurken üyeliğini sona erdirdiyse de her zaman Mursi’nin kökeni olarak kalacak Müslüman Kardeşler hakkında ne düşünürsek düşünelim, Mursi’nin mesajı bölgedeki milyonlara umut getirdi. Konuşması, kırk yıl veya daha evvel yaşamış büyük Arap liderlerinin yaptıkları konuşmaları hatırlattı.
Mısır Cumhurbaşkanı, devrimin ülkesini sadece içerideki despotluktan değil, ABD’ye karşı ekonomik bağımlılık ve siyasi teslimiyetten de kurtardığını vurguladı. İronik olan şu ki Amerika, şu anda Suriye, Libya ve Yemen’i kasıp kavuran iç savaşa benzer bir duruma düşüleceği endişesiyle, SKYK’ya adamları Şefik’in zafer kazandığını ilan etmemeleri için baskı yapmıştı.
Mursi’nin sembolik bir cumhurbaşkanından daha fazlası olmaya niyetli olduğu açık ve SKYK’ya artık halkın iktidarda olduğunu birden çok kez hatırlattı. Sorun şu ki SKYK aynı fikirde olmayabilir.
Mursi birçok gözlemcinin beklediğinden daha sağlam bir lider gibi görünüyor. Tartışmalı konuların etrafından dolanmadı. Örneğin şu anda ABD’de teröristlik suçlamasıyla hapiste olan Mısırlı ‘Kör Şeyh’ Ömer Abdurrahman’a değindi.
Yine de Cumhurbaşkanı Mursi’nin konuşmasında dikkat çeken birkaç eksiklik vardı; özellikle Camp David sözleşmesi, Gazze Şeridi’ndeki abluka ve İsrail işgali konularındaki tutumu.
Bu belki de, iktidarda olan cunta ve dış güçlerle daha en başta çatışmaya girmekten kaçınmak üzere atılmış stratejik bir adımdı; çünkü Mısırlılar ve pek çok Arap halkı, Mursi’nin İsrail’in Filistinliler’e küstahça davranmasına karşılık vereceğini umut ediyorlar.
Gelecek gün ve haftalar Cumhurbaşkanı Mursi için son derece zorlu olacak. İlk ve en acil problem SKYK’yı iktidarı bırakmaya ve demokratik bir yönetim altyapısı kurmaya nasıl ikna edeceği. SKYK meclisi lağvetmişti ve açıkça Mursi’nin sadece delegeleri kabul eden, etkinliklere katılan ve TV kameralarına gülümseyen, sembolik bir cumhurbaşkanı olmasını arzu ediyor.
İkinci zorluk ise hala eski rejimin zihniyetini taşıyan güvenlik kurumlarında reform yapmak. Devrimi engellemek ve insanların ondan nefret etmesini sağlamak için güvenlik çöküntüsünü kasten derinleştiren işlerinin ehli zorbalar, buralarda yuvalanmış haldeler.
Üçüncü temel zorluk ise ekonomi: İşsizlik % 12’yi aştı. Gençlerin dörtte birinden fazlası iş bulamıyor. 40 milyonun üstünde Mısırlı ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Şüphesiz Mısır, en azından bu yeni dönemin ilk evrelerinde, dışarıdan ekonomik yardıma ihtiyaç duyacak. Eğer Mursi ABD’den yardım almak istemiyorsa, o zaman Körfez’deki zengin komşularına yönelmeli. İşaretler iyi değil, çünkü esasında bu devletler Arap Baharı’nın ve kendi rejimlerini tehdit edecek reform ve demokrasi taleplerinin onlara da sirayet etmesinden korkuyorlar.
Buna ek olarak Körfez ülkeleri Müslüman Kardeşler’den uzun zamandır korkuyorlar. Müteveffa Suudi Arabistan Veliaht Prensi Naif bin Abdülaziz, pan-Arap organizasyonunu bölgedeki “sorunun asıl kaynağı” olarak nitelendiriyordu.
Öyleyse hem demokrasi hem İslamcılık dalgaları ile iktidara geldiği için, Mursi ikili bir tehdidi temsil ediyor.
Dubai Polis Şefi Dahi Halfan’ın geçen hafta attığı, Mursi’nin seçilmesinin “kötü bir işaret” olduğu ve yeni Cumhurbaşkanı’nın BAE’de hoş karşılanmayacağı şeklinde tweet, Mısır’da bir fırtına kopardı.
Suudi Arabistan Mursi’ye gecikmiş bir tebrik mesajı iletti. Fakat bu, bocalayan Mısır ekonomisini destekleyen mali yardıma ve doğrudan yatırımlara ara verileceğini de bildiren, kayıtsız bir mesajdı. Bu BAE, Kuveyt ve isteksizce de olsa Katar tarafından uygulanan bir strateji.
Diğer yandan Körfez ülkeleri, İran’ın nükleer hırsları sebebiyle tehdit altında hissediyorlar ve Mısır’ın siyasi ve muhtemelen askeri desteğine ihtiyaç duyabilirler. Eğer Mursi gücünü pekiştirip Mısırlılar’ın hayalini kurduğu demokratik rejimi tesis edebilirse, Körfez ülkelerinin ona duydukları antipatiyi bir kenara bırakmaları gerekecek. Çünkü alternatif, Mısır’ın İran’a yaklaşması olacaktır.
Ayrıca devrim karşıtı güçler, adayları Şefik’in yenilmesiyle tamamen etkisiz hale gelmiş değiller. Onlar da dengeyi bozan bir etki olarak halen mevcutlar. Mursi’nin cumhurbaşkanlığına, yas ilan ederek ve başsağlığı kabul etmek için bir yer açarak tepki gösterdiler.
Cumartesi günü düzenlenen resmi göreve başlama törenini takiben Mursi, Huckstep Kampı olarak bilinen bir üste askeri törene katıldı. Bu sembolik bir seçimdi çünkü üste Müslüman Kardeşler üyelerini yargılamak için Mübarek tarafından özel olarak kurulmuş bir mahkeme bulunuyordu.
SKYK lideri Mareşal Hüseyin Tantavi ve Genelkurmay Başkanı Sami Anan Mursi’yi selamlayarak, Mısır ordusunun en yüksek nişanı olan ‘Silahlı Kuvvetler Nişanı’ ile ödüllendirdi. Mısır Anayasası’nda, Silahlı Kuvvetler’in başında cumhurbaşkanının olduğu belirtiliyor. Karşılamalarından dolayı generallere teşekkür eden Mursi, artık kışlalarına dönebileceklerini ve Mısır’ın cephelerini savunma görevlerine devam edebileceklerini söyledi.
Siyasi rollerinin artık sona erdiğini kabullenip kabullenmeyeceklerini göreceğiz.
* Bu yazı STAR Gazetesi için kaleme alınmıştır.