Türkiye’ye yapılacak en büyük enerji yatırımlarından birini takip etmek üzere Kilis’deyim. Biliyorsunuz Kilis, sınır ticaretiyle öne çıkan bir yerleşim merkeziydi. Ancak artık bu değişiyor. Zaten Suriye’de olan bitenler uzun zamandır bu ticareti sekteye uğratmıştı. Gaziantep, hem Organize Sanayi Bölgesi anlamında hem de son yıllarda hızlanan sanayi yatırımlarını taşıma anlamında kapasitesinin sonuna gelmiş durumda. Bundan dolayı yatırımlar sınıra daha yakın olan Kilis’e gitme hazırlığında. Ama daha önemlisi, Kilis’i İskenderun limanına bağlayacak tünel geçişlerinin ve otobanların yapılacak olması. Böylece Kilis-İskenderun limanı arası 75 km’ye inecek. Düşünün bütün Cumhuriyet tarihi boyunca mayınlı arazilerde ölümü göze alarak kaçak sınır ticareti yapmak zorunda olan Kilisliler, yakında yalnız Türkiye’nin değil Ortadoğu’nun da, lojistik olarak ,Akdeniz’e en yakın ekonomi ve ticaret merkezlerinden birisine kavuşacak. Böyle olunca Kilis’e yalnızca yerli sermaye akışı olmayacak küresel yatırımcı da buraya gelecek.
Kriz sonrası da Ortadoğu’nun, gerek coğrafi konumu nedeniyle gerekse enerji geçişleriyle yeni dünya düzeninin merkez bölgelerinden birisi olacağını hep söylüyoruz. Soğuk savaşın statik, iki kutuplu dengesinin yerine, dinamik ama istikrarlı yeni bir düzen oluşuyor. Çok kutuplu bir dünya sanıyorum buralardan başlayarak kuruluyor. İnanın buraya gelmeye başlayan yatırımcılar için -özellikle Amerikalılar- Suriye’deki iç savaş, Yunanistan hatta İspanya’daki krizden daha az riskli bir durum. Türkiye’nin giderek artmakta olan ekonomik gücünün ve bir pazar, enerji, finans merkezi olarak hızla öne çıkmasının Ortadoğu’yu yoluna koyacağına inanıyorlar. Obama’nın yeniden seçilmesi bu konuda olabilecek yol kazalarını şu an en aza indirmiş durumda.
Gaziantep’in son yıllardaki hızlı kalkınmasına şimdi İskenderun Limanı’na ulaşım devreye girince Kilis ve çevresi de eklenecek. Hatta Suriye’deki iç savaşın bitmesinden sonra Halep de bu hinderlanda eklenecek. Böylece, Türkiye’de İstanbul-İzmit-İzmir-Antalya hattına sıkışmış ekonomik çevrim hızla daha doğuya ve güneye inecek ve Türkiye’nin var olan sınırlarını aşarak Akdeniz’de alternatif limanlar oluşturacak. Bu dinamiğe, K.Irak’tan gelecek petrol boru hattını ve buradaki enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşmasını ekleyin. Rus enerji hatlarına alternatif olan TANAP gibi projeleri de buraya eklerseniz, Türkiye’yi artık bir enerji ithalatçısı gibi göremezsiniz. Tabii ki hemen şunu da ilave etmek gerekiyor; Kilis bölgesi güneş enerjisinin merkezi de olacak. Böylece, bu bölge geleneksel enerji kısır döngüsünden hem Türkiye’yi hem de Avrupa’yı çıkaracak bir rol üstlenecek.
Demir ağlar öyle mi?
Güneş enerjisi teknolojisinin gelişmesi nükleere dayalı enerjiyi bile ‘geleneksel’ enerji sınıfına atacak bir kazanımdır insanlık için.
Tam burada insanın aklına şu ‘demir ağlarla yurdu ördük’ hamaseti geliyor. Şimdi bu demir ağlar konusu aslında ulusal bir pazar bütünlüğünü anlatır ve bu batıda üç büyük burjuva devriminin (Fransız, İngiliz ve Amerikan) yaptığı ilk iş ulusal pazarı hem demiryolları ile hem de dünyaya açılmak için stratejik limanlarla donatmaktır. Şimdi bizim ulusalcıların zaten bundan hiç bir zaman haberleri olmadı ya da görmezden geldiler. Devlete dayanan ve Türkiye’nin batısına çöreklenen yağmacı-güdük burjuvazi için İstanbul’da, İzmir’de bir kaç liman yeterliydi. Demiryolları ise zaten teneke arabalarını, yüksek fiyattan halka satmalarının önünde engel olduğu ve Anadolu’daki eşrafı ‘gereksiz’ zenginleştireceği için gereksizdi. İşte bunlar, hepimizi tam seksen yıldır batıda darbelere, yoksulluğa, çarpık bir eğitime ve kentleşmeye, doğu da ise kardeş kavgasına, kaçakçılığa ve sonsuz yoksulluğa mahkum ettiler.
Kilis’in sokaklarında dolaşırken bu toprakları aslında nasıl kaybettiğimizi, zenginlik üretecek, tarihi ve coğrafi konumuyla merkez olacak bu coğrafyanın nasıl yoksulluk ve çaresizlik ürettiğini düşündüm. Bundan bir müddet önce bir konferans için gittiğim Aksaray Üniversitesi’nde ve Aksaray’da da aynı şeyi gözlemlemiştim. Bir de Aksaray’da olan aynen burada da var: Anadolu’da devletin bürokrasisi, idare, yargı ve yerel yönetim olarak, Ankara’nın siyasi bürokrasisinin ve Türkiye’deki siyasi yapının çok ilersinde. Kilis’te Vali Süleyman Tapsız başta olmak üzere, Belediye Başkanı’na kadar herkes yeni bir Kilis için kolları sıvamış durumda.