Akhisar-Beşiktaş mücadelesi, Türkiye ligi maçlarının genel kalitesinin üzerinde bir atmosferde başladı, Temposu yüksek, iki tarafın da kazanma arzusu kamçılanmış haldeydi.
Beşiktaş golüne, attığından daha erken zamanda kavuşabilirdi. Savunmadan kaptığı topla hızla ceza alanına dalan Ljajiç; düşürüldü. Gerçi bu düşüşünde rakibin el, kol, omuz ya da ayakla yaptığı bir müdahale yoktu ama; kalça atılarak yere uzatılmıştı. Penaltı verilebilirdi.
Neyse ki; bu pozisyonun az sonrasında Dorukhan, şahane bir gol attı. Hakemin pas geçtiği adaleti, kendi sağladı.
***
Fakat haklarını yemeyelim, Akhisar gol yedikleri ana kadar ve sonrasında; dişe diş/kora kor bir mücadele sergiledi. Maç bir o kalede bir bu kalede oynandı. Orta sahaların yumuşak bölge olduğu maç; kolay transit geçişler sayesinde, akışkan bir üslup kazanmıştı. Bu yüzden de mücadelenin seyir zevki yüksekti.
Beşiktaş’ın yeni transferi Mirin, henüz ilk maçı olmasına rağmen; mırın-kırın ederek oynamadı. Savunma bölgesindeki arkadaşlarına, talimat verecek kadar kendine güvenliydi. Ufak-tefek bazı yerleşim ve müdahale hataları olsa da; görev bölgesinde kalıcı bir yer tutacağı kanaatini oluşturdu. Burak Yılmaz da, iyi sinyaller verdi.
***
İkinci yarı; Ricardo Quaresma’nın harika ortası, Gökhan Gönül’ün kafasıyla gelen golle başladı. Beşiktaş, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kanısını veren kararlılık/istek/tempo ve inat içindeydi.
İki farka dağmen; Akhisar’ın direnme gücü, iyiye yönelme isteği ve skorun altından kalkma inancı hiç düşmedi. Etkili anları oldu, hatta 3-0’dan sonra gol attılar. Sıkı bir maç seyrettik.