15 Temmuzdin istismarının nerelere vardığını gösteren çok acı bir tarih.
Tabii aynı zamanda milletin sağduyusunun zirve yaptığı çok anlamlı hatıraların yaşandığı, güzelliklere fedakârlıklara şahitlik etmiş bir tarih.
Bize düşen güzelliklere şükredip aynı tatsızlıkların yaşanmaması için bu tarihten ders çıkarmamızdır.
***
Kainatın tek yaratıcısı ve sahibi var.
Nasıl ki bir makine aldığımızda üretici bize bir kullanma kılavuzu verir ve bir de servis ustası göndererek nasıl kullanacağımızı öğretirse, kâinatın ve dolayısıyla insanın Yaratıcısı da her dönem bir kullanma kılavuzu/kitap ve bir rehber /peygamber göndermiştir.
Son peygamber Efendimiz aleyhisselam ve son kılavuzKuran’dır. İlişkilerimizin sağlıklı olabilmesi için gerekli tüm bilgiler ve o bilgiler ışığında asılardır oluşan birikim bize hem dünya hem de ahret saadetini getirecektir.
O bilgilerden uzaklaşmak da her iki alemdeki saadetten uzaklaşmak demektir.
***
Müslüman toplumdakidin kardeşliği sosyal barışın temel ilkelerinden biridir.
Bu kardeşlik ilkesi sebebiyledir ki Romalı Suheyb, Habeşli siyahi Bilal ve İranlı Selman soylarına ve renklerine bakmadan kardeş olabilmişlerdir.
İşte soyuna sopuna, diline ve rengine bakılmaksızın oluşan bu birlikteliğin adı ümmettir. Ümmet Müslümanların en büyük ve öncelikli cemaatidir.
Müminler her şeyden önce ümmetin mensubudurlar. İşte bu mensubiyet beni Kürtle, Arapla, Çerkesle, Farisi ile Rus ile Alman ile Fransız ile kardeş kılar. Yeter ki mümin olsunlar.
***
Onun ötesinde her fert ayrı ayrı kimi mezheplere, küçük cemaatlere mensup olabilir. Bu gayet doğaldır. Her insanın tabiatına uygun bir cemaatin/grubun/camianın içinde bulunması yadırganmamalıdır.
Yeter ki büyük cemaati olan ümmete mensubiyetini unutmasın ve gereğini yapsın.
Yani kendi mensup olduğu küçük cemaat ile büyük cemaati olan ümmetin çıkarı söz konusu olduğunda ümmetin çıkarını tercih etme bilincinde olsun yeter.
***
15 Temmuzbize gösterdi ki darbeye kalkışanlar, kendi küçük cemaatlerinin çıkarını ümmet çıkarına tercih etmek gibi bir sapkınlık içindeler.
Cemaatlerinin ya da hizmet ettikleri odakların çıkarını korumak için insan katledecek kadar yoldan çıkmışlar!
İnsanları katledecekkadar zombileşmiş olanlar için diğer ilkeleri zikretmeye bile gerek yoktur sanırım.
Oysa kılavuzumuz bize koyduğu ilkelere sadık kalmayı ve yeryüzünde fesat çıkarmamayı emretmektedir.
***
Bu emre uymayarak 15 Temmuz’da insanları katledenlerin Suriye’de Irak’ta müminleri hunharca katleden sapkın dini görüş mensuplarından farklı olmadıkları görülmüştür.
Orada da birileri kendi cemaati veya grubu adına diğer müminleri katletmektedir.
Bunun adı kendi cemaatini diğerlerinin ve ümmetin üstünde görerek ölçüyü kaybetmek demektir.
Müminlerin kardeşlik bilinci olan ümmet bilincini yitirmek demektir.
***
15 Temmuz’dabir cemaat adına cinayet işleyen şebeke de maalesef bu ümmet bilincinden uzaklaşmış sapkınlardır.
Evvelki akşam bir TV kanalına konuşan Diyanet İşleri Başkanımızın Kazakistan Müftüsü’nden naklettikleri bu acı gerçeğe parmak basıyordu.
Demiş ki müftü, “Cemaatin okullarında okuyan çocuklarda üç özellik gördük.
Bu çocuklar ailelerinden kopuyorlar.
Kendi milletlerinden kopuyorlar.
Ümmetten kopuyorlar.”
Yani mensup oldukları cemaat, kendi ailelerinden, milletlerinden ve ümmetten daha önemli hale geliyor!
Yani bu cemaat İslam ümmetinin bir parçası değil başka bir ümmet oluyorlar!
Bu anlayışın İslam’la uzaktan yakından alakası yoktur!