Bu yıl 5-11 Eylül tarihlerinde 10.su düzenlenecek olan Uluslararası Kazan Film Festivali, bir kimlik konsepti çerçevesiyle yoluna devam ediyor. Bu yıl aynı zamanda Türk Dünyası Kültür Başkenti olma özelliğini de taşıyan Tataristan, Kazan’daki festivalde, TÜRKSOY’un öncülüğünde ayrıca Türkçe ve lehçelerinin konuşulduğu geniş coğrafya sinemalarından özel bir bölüm de yer alacak. Yarışma bölümlerine 56 ülkeden beşyüzden fazla filmin başvurduğu festivalde, uzun metrajdan kısaya, animasyona, uzun ve kısa belgesele elli civarında film yarışacak ve Tataristan başkanının Sinemada Hümanizm başlıklı özel ödülünün yanında Türksoy da bir özel ödül sunacak. Aslında başlığında Müslüman kelimesi de bulunan festivale dünyanın her yerinden çalışmalar katılıyor; festival mottosunu ‘kültürlerarası diyalogdan diyalog kültürüne’ olarak belirliyor ve belli ilkeler doğrultusunda çekimi gerçekleştirilen yapımları tercih ediyor.
Azerbaycan’dan Rüstem İbrahimbekov, Danimarka’dan Jos Stelling, Türkmenistan’dan Ali Hamrayev gibi isimlerin konuk olarak katılacağı organizasyonda, Tatarkino’nun 90. Yılı da kutlanacak. Türkmen yönetmen Hocakulu Narlıyev’in koordinasyonunu yaptığı Türk dünyası sinemalarının yer aldığı bölüm, her ülke ve bölgeden filmlerin ve sinemacıların katılımıyla renkli bir buluşmaya yol açacak. Kazakistan’dan Kırgızistan’a, Azerbaycan’a, Başkurtistan’dan Saha Cumhuriyeti’ne, Hakasya’ya geniş bir katılımla ülkelerin kendi lehçelerinde önemli bir buluşma gerçekleşecek. Türkiye’den de Türk Sinemasının 100. Yılı olgusu etrafında Semih Kaplanoğlu’nun üçlemesi, Bilge Ceylan’ın Mayıs Sıkıntısı ve Ahmet Uluçay’ın Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmleriyle bir kısa film seçkisi seyirciyle buluşacak. Bu program aslında bizim Eskişehir’de Şubat ayında düzenlediğimiz Uluslararası Turkuaz Sinema Günleri’nde Türk dünyasından davet ettiğimiz sinemacılarla yaptığımız istişareler sonucu oluştu. H. Narlıyev, Tevfik İsmailov, Bolat Şemsiyev gibi bu platformun önde gelen isimleriyle yaptığımız fikir teatileri sonucunda, daha önceden başlattığımız işbirliğini Kazan’da ve diğer festivallerde (ki Boğaziçi ve Malatya da bunlardan sadece ikisi, ayrıca Yakutsk’u da katmak lazım) devam ettirmekliğimiz üzerinde ittifak ettik. Dolayısıyla Kazan Film Festivali bu önemli amacın pekişmesine bir yerde oldukça önemli bir şekilde yardımcı olacak.
Kazan’daki festivalin adı daha önce Altın Minber olarak geçiyordu, ancak sonrasında adında yapılan değişiklikle Tataristan Kültür Bakanlığı daha etkin bir şekilde sürece dahil olmuş oldu. Adındaki müslüman kelimesi aslında biraz farklı çağrışımlara yol açıyor, bunu da daha geniş bir yelpazede insani değerleri temel alarak, manipulatif sahnelerin yeraldığı eserlere yer vermeyerek izale etmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla sinemanın asıl hedefinin gözetildiği önemli bir prensibi hayata geçirerek, her yaştan insanın rencide olmadan seyredebileceği filmleri biraraya getirmeye gayret gösteriyorlar. Evrensel anlamda bir sanat anlayışının öngörmesi gereken ilkesel duruşu sergileyerek, bir festivalin dikkat etmesi gereken önemli bir işlevi yerine getiriyorlar. İran’daki Fecr film festivali de aynı yönde bir davranış ortaya koyarak, İslam dünyasındaki festivaller için önemli bir temsil niteliğinde bir tavır içinde olduğunu gösteriyor.