Uluslararası kamuoyunun gözleri önünde yaşanan kimyasal saldırı, batılı ülkeleri Suriye’ye karşı “adım atar gibi yapmaya” mecbur kıldı.
Aslında mesajı İran’a vermiş olacakları ama bir yandan da Beşar Esed’e zarar vermeyecek bir adım atmak zorunda hissediyorlar kendilerini.
İşte bu garabeti en güzel ifade eden terimi de International Herald Tribune kullandığı için, başlıktaki ilham kaynağım oldu.
Aslında ABD Başkanı Barack Obama’nın pozisyonunu anlatırken, bazı analistlerin kullandığı bir ifadeyi kullanmış IHT. “Half-pregnant” demiş gazete ama bende “dış gebelik” durumunu çağrıştırdı. Diplomaside bu ifadeyi kullanana şimdiye kadar rastlamadım ama bu kadar iyi anlatan bir tanım da olamaz uluslararası karar vericilerin açmazını.
Dış gebelik, doğumla sonuçlanmayan ve mutlaka tıbbi müdahale gerektiren bir sağlık sorunudur.
“Esed’e halel gelmesin ama kimyasal silahı olan İran gibi bizim dostumuz olmayan ülkeler de ders alsın”. İsrail onaylı ve laiklik endişeli Avrupa ülkelerinin de hesabına uyan formül şimdilik bu. Bu haliyle de Şam’daki diktatörü devirmeyecek her türlü müdahale onu güçlü kılacak. Aşılanacak adeta olası sınırlı bir müdahaleyle.
Hoş, müdahale de bence kesinlikle eninde sonunda gerçekleşecek. ABD kongresi, çok büyük bir olasılıkla müdahale kararına onay verecek.
O onayı alıp cebine koyacak olan ABD Başkanı Barack Obama, hemen bir adım atmayabilir. Uygun zamanı bekleyebilir. Ama sinek ısırması gibi acıtacak bir adım atacak gibi görünüyor. Tabi bu aşıyla daha da güçlenecek bir Esed’le nasıl başa çıkacak, orası belirsiz.
Fransız Le Figaro, Moskova’nın pozisyonunun değişebileceği düşüncesinde. Gazetenin başyazısında yer alana yoruma göre, Moskova için Şam bir ölüm kalım meselesi değil. Fransız basını ve kamuoyu, Fransız yönetiminin müdahale konusundaki diğer ülkelere oranla daha kararlı tutumuna pek de karşı çıkmıyor. Bu vesileyle bu gözlemimizi de not düşmüş olalım. Tabi eğer François Hollande yerine Fransa’da cumhurbaşkanlığı koltuğunda Nicolas Sarkozy oturuyor olsaydı, şimdiye kadar Esed’e çoktan müdahale etmişti diye de ekleyelim. Özellikle de Libya’ya müdahaleyi hatırladığımız zaman.
AB Hollande’a destek olmadı
Suriye meselesi, sadece Rusya ile ABD arasında yeni tür bir soğuk savaşa yol açmakla kalmadı, aynı zamanda AB içindeki fay hatlarının da harekete geçmesine neden oldu. AB Konseyi başkanı Hermann Von Rompuy ve AB Komisyonu başkanı Jose Manuel Barroso’nun Suriye’de askeri çözümün sonuç getirmeyeceği şeklindeki sözleri Fransız basınında alıntılanırken, AB’nin Fransa’yı yalnız bıraktığı vurgulandı.
Almanya seçim sathı mahalline girmişken, yine Fransa’ya destek vermezken, klasik Fransız - Alman ortaklığı da en azından Suriye dosyasında yerle bir olmuş oldu.
Suriye krizi, AB içindeki fay hatlarını harekete geçirmiş oldu özetle.