Alman Der Spiegel dergisinin kapağındaki mesaj, bence şu ana kadar küresel medyanın sorun haline getirdiği durumu özetler bir şekilde göstermiş.
Dergi Osmanlı'yı simgeleyen taht ve başındaki hilal, çatlamış koltuk ve hilal üzerinden sinirli Erdoğan'ı işaret ederek, esasında kendi sinirlerinin çerçevesini aşikâr etmiş.
Türkiye devletinin yeni vizyonunun Erdoğan ile birlikte tüm eski misyonunun yeniden masaya getirmesine, dünyanın tepkisini görebiliyoruz.
Almanya her zaman Osmanlı ve sonrada Türkiye'yi dengeleme konusunda Anglo-Sakson aklının icracısı olduğunu, üstüne basa basa göstermişti. Almanya'nın kendine arka bahçe olarak hayal ettiği Türkiye'nin bugünkü vizyonu, Der Spiegel gibilerin İslam'ı ve Erdoğan'ı hedef alan tutumundan da anlıyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu'na duydukları ilgi ve alakanın arkasında yatan niyeti de, iyi okumak gerekiyor.
PKK ve FETÖ'ye kucak açmış Almanya'nın, Türkiye karşıtı tüm aktörlere destek olması, hem Almanya'nın bölgesel politikalarının, hem de Almanya'yı kendine bölge polisi olarak tasarlayan ABD'nin muradını bize gösteriyor.
Medya tamamen küresel niyetin enstrümanı olarak seçim sürecinde ve halen Erdoğan üzerine algı senaryolarına devam ediyorlar.
14 Mayıs seçim sonuçları, her ne kadar hayal kırıklığına yol açsa da, halen umutlarını ayakta tutan siyasi stratejilerini devam ettirmekte ısrarcılar.
Gerçi birçok medyacıların "diktatör" tanımına karşı yazı yazmaları da, küresel medyada artık farklı seslerin çıktığına dair işaretin olduğunu izah ediyor.
İngiltere ve ABD'de ciddi siyasi merkezlerin konuyu doğru okuduklarını düşünmekteyim.
Halen son mermilerini de bu konuda 28 Mayıs seçimleri üzerine dayatsalar da, günün sonunda milli iradenin cevabına göre hareket etmek zorunda kalacaklarını biliyorlar.
28 Mayıs seçimi çok çok önemli olmakla birlikte, asla rehavete yer yoktur.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun üzerinden ülkemize dayatılan mesajların ana başlıklarının ne olduğunu, günlerdir yazıyor ve konuşuyor oldu toplum.
Unutmamak gerekiyor, bunca oklar Erdoğan'a karşı yöneldiğine göre; okları atanları iyi okumak gerekiyor.
Türkiye Yüzyılı için Erdoğan'ın seçilmesi ve istikrarın kazanması,
Kızılelma ve Şuşa'nın Harı Bülbül çiçeğinin kazanması anlamını taşıyor.
Erdoğan kazanırsa, Türk-İslam dünyası kazanmış olacaktır.
Küresel medyanın sinirlenme sebebi budur...