Hiç kuşkusuz yüz yıldır üzerinde en çok tartışılan padişah II. Abdülhamid'tir. Onunla ilgili yüzlerce kitap ve makale yazılmış, kimilerince yarden yere vurulurken kimilerince de övülmüştür. Abdülhamid Han'ı yerden yere vuranlar, ona Kızıl Sultan diyenler, sultanın bir başına yürüttüğü derin ve çok yönlü politikaları anlayamamakta, dönemin koşullarını bilmemektedir.
Alman Şansölyesi Bizmark Abdülhamid Han için, "dünyadaki bütün siyasi akılların yüzde doksanı Abdülhamid'de, yüzde beşi'de bendedir. Geri kalan yüzde beşiyse öyle, gelişigüzel sağa sola saçılmış" derken gerçeği anlatıyordu. Rıza Tevfik, "yüz yılın en siyasi padişahı" olarak tanımlamıştı sultanı. Gerçekten de o tam bir siyaset cambazı ve diplomasi kurtuydu. Batı emperyalizmine karşı "hasta adamı" yiğitce savunan "son kurtarıcıydı." Abdülhamid Han açtığı okullarda yetişen asker ve bürokratlarla, gerçekleştirdiği imar-iskan ve altyapı hizmetleriyle, Cumhuriyet'in ve çağdaş Türkiye'nin temellerini atanların arasında yerini almıştı...
Tahttan indirildiği 1908 yılından sonra koca imparatorluk ancak on yıl yaşayabilmiş, onun bin güçlükle ayakta tuttuğu devlet büyük bir felaketle çökmüştü. Bu anlamda o "son imparatordu." Çünkü ondan sonraki padişahlar, Osmanlı Devleti'nin ve padişahlık kurumunun gücünü de saygınlığını da koruyamamışlardır.
Abdülhamid Han'ın sırlarla kaplı dünyasını doğru anlamak, hiç kuşkusuz bu günümüze ve yarınımıza büyük ışık tutacaktır. Necip Fazıl'ın Abdülhamid'le ilgili söylediği "Abdülhamid'i anlamak her şeyi, anlamaktır", cümlesi çok yerindedir.
Fransız bilgin Francois Georgeon, bu konuda çok iddiacı: "Abdülhamid'i ve onun hükümdarlık dönemini anlamak, bir bakıma bu günkü Türkiye'yi anlamak demektir."
Tarihçi İlber Ortaylı Abdülhamid'e "son evrensel imparator." derken onun bir çok devlete ve geniş topraklara hükmeden kudretli/büyük hükümdar", olduğunu vurgular.
Dış polkitikada izlediği "denge siyaseti" ve batmakta olan devleti kurtarmak için içte ve dışta aldığı katı ve koruyucu önlemler onun dengeli ve otoriter kişiliğinin sonucudur. Bu yüzden Abdülhamid, yaptıklarıyla anlaşılamamış ya da anlaşılmak istenmemiş, yurt dışında "kızıl sultan" iftiraları, yurttaysa "baskıcı" suçlamalarıyla karşı karşıya kalmıştır.
Bu gün yazılan onca kitap ve yazıyı okuduktan sonra karar, her zaman olduğunca sayın okuyucularındır. Dilerseniz size İsmail Çolak'ın "Son İmparator" adlı kitabını önerebilirim. Kitabın 9. basımı Nesil Yayınlarından çıkmış...