24 Haziran seçimlerine güç birliği yaparak ve rakipleri Erdoğan’a karşı -sonradan iftira olduğu mahkeme kararıyla ortaya çıkan- büyük iddialarda; seçmenlere ölçüsüz büyük vaatlerde bulunarak giden muhalefet partilerinde sular durulmuyor. “Erdoğan’ı alaşağı edecek” dedikleri “dip dalga” Kılıçdaroğlu’nu da Akşener’i de gittikçe dibe çekiyor.
Seçimin üzerinden bir ay geçti ama belki de bir gece bile rahat uyku uyuyamadılar.
Ne partisinin gösterdiği cumhurbaşkanı adayının aldığı oya sevinebilen Kılıçdaroğlu rahat; ne göz koyduğu genel başkan koltuğuna erişemeyince kendisine parti kuran ama aldığı oy, kurduğu partinin oyuna yetişemeyen Akşener rahat.
Şimdilerde bütün vakitlerini, enerjilerini ve siyasi birikimlerini mevcudu korumak için harcıyorlar.
***
CHP’de taban hem genel merkeze ve Kılıçdaroğlu’na öfkesini yenmeye çalışıyor, hem yıllar sonra ilk kez peşine düşmek istediği ama daha seçim gecesi terk edildiği Muharrem İnce’ye dair hayal kırıklığını yenmeye.
İmza toplayan İnce genel başkanlık iddiasını sürdürse de “yürü önümüzden derlerse eğer yürürüm önlerinden” dese de artık kimse emin değil ondan. Onunla bir şeylerin değişebileceğinden de...
Zaten CHP’de asıl sıkıntı ne sadece kurultay, ne sadece aday. Sorun derin.
CHP seçmenindeki depresyon artık boyut değiştiriyor. Bunca gerçek dışı siyaset ve gerçek başarısızlık bazılarında agresyona, bazılarında halisünasyona sebep oluyor. Nihayetinde CHP seçmenini sandığa küstürüyor, demokratik süreçlerden kopuşa sürüklüyor.
CHP’de siyaset yapan, partiyi önemseyen ve seçmenle ünsiyet geliştirmek isteyenlerin çok daha sorumlu ve akılcı siyaset yapması gerekiyor bundan böyle.
Hassasiyetle yönetilmesi gereken alan siyasi süreçler değil çünkü sadece. Psikolojik süreçler de aynı zamanda.
***
Değinmeden geçemeyeceğim. Kılıçdaroğlu’nun şahsından sebep başlayan CHP’deki itibar kaybı da cabası.
Kılıçdaroğlu’nun büyük sükseyle ortaya attığı “Erdoğan ve ailesi Man adasına para kaçırıyor”iddiasının iftiradan ibaret olduğu geçen hafta mahkeme kararıyla hükme bağlandı ve CHP Genel Başkanı Erdoğan’a yüklü tazminat ödemeye mahkum edildi.
CHP’nin mahkemelerde tescillenen yalan ve iftiralarına bedel tazminatlar CHP kasasından çıkıyor olmalı.
Seçmenine umut olamayan, bırakın iktidar yolunu, sıkıştığı alandan çıkış yolu dahi bulamayan Kılıçdaroğlu’nun bir de böyle çirkin ve asılsız iddialarla, FETÖ sakızı söylemlerle ortaya çıkması CHP tabanını rahatsız ediyor, utandırıyor olmalı.
Üstelik “önce yalan söyle, iftira at, sonra neyse parası ödersin” gibi çirkin bir döngünün de kırılması lazım bir yerden. Umur görmüş edep sahibi CHP’lilerin engel olmalı bu tür pespayeliklere.
***
İP’te de gündem, Akşener’in seçim başarısızlığı nedeniyle Afyonkarahisar’daki çalıştayda sigaya çekilmesi ve “madem öyle” deyip rest çekmesi.
Buna blöf diyenler de var. Blöf değerlendirmesini yapanlar İP’in oluşum sürecini Ankara’da fısıltı fısıltı takip eden ve İP içindeki eski MHP’lilerle eski CHP’lilerin egosunu ve hikayesini iyi bilenler.
Onlara göre Meral Akşener’in kendisini korumasının en kolay, en bedelsiz ve tek yolu.
Neden mi koruyacak?
İP’in daha seçimden önce lime lime olmasına, FETÖ ve PKK’ya karşı netleşememesine, parti içindeki beş benzemezi birleştirecek harcı karamamasına, farklı kimliklerin İP’i farklı yönlere çekiştirmesine, toplu istifalara, seçim sonrası genel başkan yardımcısı düzeyindeki kopuşlara ve sandık sonuçlarına dair eleştiri sağanağından koruyacak.
Bu sayede güven tazeleyecek ve var olanı korumaya çalışacak Akşener.