AK Parti 21. kuruluş yıldönümünü idrak etti!
Daha önce kurulan partiler de var. Ama AK Parti'nin kırdığı rekoru kıran ikinci bir parti yok.
Kuruluşundan bir sene sonra yapılan ilk seçimleri kazanmış, iktidar olmuş ve 20 yıl boyunca da girdiği her seçimden birinci olarak çıkmış bir partiden bahsediyoruz.
20 yıl boyunca seçim kazanarak iktidarda kalan ikinci bir parti yok.
Ama AK Parti de nihayetinde bir parti. Bütün partilerde yaşanan sıkıntılar AK Parti de yaşandı. Küsenler, ayrılanlar, muhalefet safına geçenler burada da yaşandı.
Hatta üç tane parti kurdu ayrılanlar. İlki ilk seçimde boyunun ölçüsünü aldı, o partinin genel başkanı şimdilerde CHP'de sıradan bir milletvekili olarak siyaset yapıyor ve tek malzemesi eski partisini çok sert bir dille eleştirmek. Bu özelliği sebebiyle CHP medyasının en seçkin konuğu olarak sık sık arzı endam ediyor.
Diğer ikisi de CHP'nin kurduğu altılı masada gün sayıyorlar!
Ben doğrusu partiden kopuyor olmalarını yadırgamıyorum. Partilerde olur böyle ihtilaflar, oluyor. Bazen ayrılan kişi kendince haklıdır, bazen partinin tavrı kişiyi ayrılmaya zorlar. Bazen de ayrılanın egosu öne çıkar. Dedim ya adı üstünde parti.
Mesela partinin davetiyle katılıp kaynaşamayarak ayrılanlar var. İsim vererek rencide etmek istemem. Ama şunu da çok net olarak görüyoruz ki parti düşüncesiyle kaynaşamayıp ayrılanlar aynı düşünceye sahip olup ayrılanlardan daha makul daha vefalı davranıyorlar.
Ayrıca aramızda siyasi parti dışında bir farklılık olmayan arkadaşların muhalefetine ve kullandıkları dile baktığımızda sadece aynı partide olmak dışında pek ortak noktamız bulunmayanların dilinin daha saygılı olduğunu görüyoruz!
Geçmişte AK Parti sayesinde çok önemli mevkilere gelmiş bugün muhalefet yapan basın mensubu arkadaşların durumu da maalesef aynı.
Hepsinin tek sermayeleri AK Parti'yi ve Başkan Erdoğan'ı muhaliflerden daha sert bir dille eleştirmek.
Onlara bakarsan bütün güzel icraatların altında onların imzası var ve bütün olumsuzlukların arkasında da parti genel başkanı var.
En son 'biz olmasak o bir hiçti' diyecek kadar savruldular!
Oysa onları vekil yapan ve üst düzey görev veren bugün eleştirdikleri liderden başkası değildi.
Şurası ayrı bir gerçektir ki, bu sistemde hiçbir partide hiç kimse bulunduğu yere kendi gücüyle seçilerek gelmemiştir. Parti genel merkezinin daha doğrusu genel başkanının tercihiyle o görevdedirler. Onun tercihi ve iradesiyle seçilirken yüksek mevkilere getirilirken sesi çıkmayanların görev başkalarına devredildiğinde muhalefete geçmelerinin, kimse kusura bakmasın, onur/ gurur /ego saikinden başka bir gerekçesi yoktur.
Hepsinin teşekkür edeceği tek mevki vardır o da genel başkandır. Bu sisteme itiraz etmeyip tadili için çalışmayıp listelerde yer almayınca ya da görevden alınınca muhalefete geçmek en hafif ifadeyle tutarsızlıktır. Vatandaş da bunu gördüğü için zaten onlara itibar etmiyor!
Bu sistemde seçici olan parti genel merkezleridir, seçmenin genel merkezlerin önüne koyduğu listelere oy vermekten başka bir seçeneği yoktur.
Sistem böyle.
Şimdi geçmişte bu sistemle milletvekilliği yapmış, önemli görevlerde bulunmuş arkadaşların muhalefet diline bakıyorum da gerçekten üzülüyorum.
Ben de milletvekilliği yaptım. Sisteme karşı çıktım. Ön seçim ve tercihli sistemi öngören bir kanun teklifi hazırladım ve 49 imza ile parti grubuna verdim. Benim sorumluluğum o kadardı.
2007'de listeye konmadığımda kırıldım ama küsmedim. Tam tersine Yeni Şafak'ta yazdığım yazı ile genel başkana teşekkür ettim. Çünkü beni listeye koymasaydı seçilemezdim. Sistem böyle!
Daha sonra ne vekillik teklif edildi ne de herhangi bir görev.
Ama ben yine AK Parti diyorum. Neden?
Çünkü partinin lokomotifi olan genel başkanı tanıyorum. Samimiyetine inanıyorum, dahası 20 yılık icraata ve yatırımlara bakınca onu desteklemekten başka yol göremiyorum.
Hiçbir yanlışı desteklemiyorum! Gördüğüm yanlışı lisan-ı münasiple ve uygun bir yöntemle ilgilisine iletiyorum. Benim sorumluluğum o kadar.
Evet, ben Başkan Erdoğan liderliğindeki AK Parti'yi destekliyorum.
Çünkü milletin değerleriyle barışık bir yöntemle yürütülen icraatların faydalı olduğunu görüyorum.
Ben 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü ve 28 Şubat'ı yaşayanlardanım. Bu memleketin has evlatlarına nasıl parya muamelesi yapıldığını yaşayarak gördüm.
Bugün o baskıların yaşanmadığı her vatan evladının kimliğine kılık kıyafetine ve okuduğu okula bakılmaksızın eşit muamele gördüğü bir ortam varsa bu Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidar sayesindedir. Onun için destekliyorum.
Destekliyorum çünkü;
Ayasofya açılmışsa Taksim'e cami yapılmışsa bu Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidarın vesayet sistemine son vermesi sayesindedir!
Dün terör yuvası olan dağlarda piknik yapılıyor spor etkinlikleri düzenleniyorsa bu Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidarın terörle mücadelesi sayesindedir!
İflas etmiş bir devleti tartışmasız bölgesel güç yapan ve kimi alanlarda küresel güç seviyesine yükselten de Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidardır.
Evet, bugün hemen herkesin şikayetçi olduğu ekonomik dalgalanma sonucu yaşanan bir pahalılık var. Var ama bunu aşacak alt yapıyı da AK Parti iktidarı hazırlamıştır.
Hükümeti devraldığında 27 milyar dolarlık merkez bankası rezervini bugün itibarıyla 100 milyar doların üstüne çıkaran da Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidardır!
110 tonluk altın rezervini 690 tona çıkaran bu iktidardır.
Sahibi olduğu altının yüzde 90'ı İngiltere'deyken yüzde 99'nu ülkeye getiren de IMF'ye olan borcunu sıfırlayan da Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidardır!
Yıllık 36 milyar dolarlık ihracaatı 250 milyar dolara çıkaran bu iktidardır.
2002 de Asgari ücretle 97 litre benzin alınırken 2022'de 220 litre benzin alacak şekilde alım gücünü artıran da bu iktidardır.
1156 olan sağlık tesisini 3823'e; 378 binden aldığı sağlık çalışan sayısını 1 milyon 240 bine çıkaran Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidardır.
26 olan havalimanı sayısını 58'e; 75 olan üniversite sayısını 209'a çıkaran da Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidardır.
Sadece 5 ilde kullanılan doğalgazı 81 ile ulaştıran; 276 olan baraj sayısını 861'e çıkaran;105 olan hidroelektrik santral sayısını 735'e çıkaran; enerjide kurulu gücü 32 bin megavattan 100 in 607 megavata çıkaran da Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidardır.
610 km. lik otobanı 28.400 km'ye çıkaran; araçlar için Avrasya, Tren için Marmaray tünellerini; Yavuz Sultan Selim, Osmangazi ve 1915 Çanakkale köprülerini ülkeye kazandıran da Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidardır.
THY'yi hava taşımacılığında muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkan; dünyanın en gelişmiş ve modern havalimanlarıyla rekabet eden İstanbul Havalimanını ülkeye kazandıran da Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidardır.
20 yılda dar gelirli vatandaşlara kira öder gibi bir milyon daire kazandıran da Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidardır!
Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidar sayesinde Türkiye,
Kendi uçak ve helikopterini yapabilen 6 ülkeden biri;
TİHA üretebilen 4 ülkeden biri;
Jet motoru teknolojisine sahip 7 ülkeden biri,
Baz istasyonu üretebilen 5 ülkeden biri,
Elektirikli batarya üreten 6 ülkeden biri;
Kendi deniz topunu üreten 4 ülkeden biri,
Hava füzesi üretebilen 7 ülkeden biridir.
2002 de sadece 56 savunma şirketi varken Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidar sayesinde bugün 1525 savunma şirketi vardır ve dünyanın en büyük 100 savunma sanayi şirketleri arasında 7 Türk şirketi yer almaktadır!
Bugün değişen dünya şartlarında Türkiye dış politikası itibariyle dünyanın en gözde ülkesi olması; savaşan iki ülke yetkililerini bir araya getirip tahıl koridoru kurdurarak dünya gıda krizine çözüm üreten ülke de Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği Türkiye'dir.
Ve Türkiye'nin bütün mazlumların özellikle İslam dünyasının gıpta ile takip etmesi ve İslam dünyasına umut olması Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidar sayesindedir.
Ben işte tüm bunlar ve daha yazamadığım binlerce gerekçe sebebiyle Başkan Erdoğan'ın liderlik ettiği iktidarı destekliyorum.
İnsanlar hatasız kusursuz değildir. Partileri de insanlar oluşturur. Partilerin de kusurları vardır. Yeter ki kendisi kusur olmasın.
Kimi kurumuş ağaçlara bakarak ormanı görmezden gelmek doğru değildir!
21. yılında AK Parti'ye nice yıllar dileğiyle, 'Ülke menfaatini şahsi çıkarlarımıza tercih etme zamanıdır!' diyorum.
Durmak yol yola devam!