ABD, Rusya'yı "terbiye ettiği"ni düşünürken, Avrupa'nın "sosyoloji" ve "siyasi" içeriği de, göz önünde değişmeye başladı... Yani ABD'nin Rusya ile hesaplaşması, Ukrayna ve Rusya kadar; krizin merkezini Avrupa'ya kadar itti.
Rusya alternatif kanallara başvuruyor ve yeni geleceğini belirleme peşinde hızla koşuyor. "Afrika açılımı", "KKTC ile alakalı girişimler", "Temsilcilik açma kararı", "BM'de, KKTC aleyhine kınama metnini veto etmesi" gibi örnekler, Moskova'nın elindeki yeni kozu ve yolu bizlere anlatmaktadır.
Türk hattı başta Türkiye olmak üzere, tüm boyutlarıyla ile ABD, İngiltere hatta İsrail için ciddi merak konusu.
Rusya ile Türkiye'yi, Türk dünyası ve Turan motivasyonu üzerinden karşı karşıya getirme isteğini, meydana atılan "proje ve söylem"lerden de anlıyoruz.
Avrupa'nın içinde bulunduğu "ırkçı söylem" ve "İslam düşmanlığı" psikolojisi ise, giderek yeni söylem üretememe gibi çıkmazın sinyali olarak meydanda durmaktadır.
Rusya-Ukrayna krizinde, Rusya karşısında konuşlanmak, kendisinin artık "ABD aparatı" olduğu konusundaki soruya yer bırakmıyor.
O nedenle Avrupa için krizin seyrinin biran önce Ukrayna lehinde değişmesi hayatidir.
Rusya'yı püskürtme konusunda başarılı olamayan Ukrayna için zor dönemin başladığı da açıktır.
ABD vekâleten kendisi adına çatışan terör örgütleri yerine, militarist ruhlu ülkeleri alet ettiği giderek açık gözükse de, "savaştırma motivasyonu" hala diridir.
Bu süreç uzadıkça, Avrupa siyasi sosyolojisindeki ifrat değişimlerini görmemiz de mümkün olacak.
Dünya savaşları dönemindeki Avrupa tarihini yeniden okumakta yarar vardır.
Küresel aktör Almanya'dan geriye kalan, şimdiki Almanya tablosu veyahut Küresel sömürge geçmişi ile tarih yazan Fransa'nın, hükmettiği coğrafyalarda; bugün düştüğü duruM aslında olayın özeti olarak karşımızdadır.
Afrika'daki Rusya, Çin ve Türkiye aktörlerinin ön plana çıkması, halk nezdinde karşılık bulması, aslında değişimin rengini ve şeklini göstermektedir.
Şimdi tüm umutlarını, "Ukrayna taarruz"una bağlamış olan Avrupa'nın geleceği, en az Ukrayna ve Rusya geleceği kadar "gündem olmalı".
Batı kaynaklı medya ise, ısrarla bu gerçeği gizleme çabasında...
Nede olsa gündemde; Rusya karşıtlığı ve Putin düşmanlığı var...
Ama bu söylemler bile, Ukrayna krizi ile meydana çıkan yeni Avrupa gerçeğini ve geleceğini bir adım sonra kapatmakta zorlanacak gibi duruyor.