Polonya'da bir köye düşen roket, hemen "Rusya saldırdı..." beyanı ile süslendi. Akabinde, Ukrayna Başkanı Zelenski "Rusya saldırdı" dedi. Peşinden ise Polonya " Rusya yaptı" beyanları ile, dünya medyasının manşet haberi olmayı başardı.
Tabii Zelenski, uzun zamandır bölgesel savaşın; biran önce küresel savaşa dönüşmesi için "çaba" sarfediyor. Çünkü ABD "merkezli" Batı'nın, olayın içine fiili olarak müdahil olması, en çok Zelenski ekibinin "arzusudur". ABD, Avrupa'yı "çökertmek", Rusya'yı "küçültmek" ve Çin ile "hesaplaşmak" konusunda ısrarlı...
Bu plan için ABD, Zelenski'nin arzularına uymuyor. ABD elinden gelen her şeyi yapıyor ki; Rusya ile bölgesel savaşı "uzatsın", Rusya'yı "yorsun", Putin'i "zayıflatsın" ve Avrupa'yı da kendine "bağımlı" hale getirsin. Evet Rusya'nın, orta vadede "ekonomik" olarak zorlanacağı kesindir. Esasına bakarsanız, ABD'de çökecek olursa, Rusya'nın nasıl tehlikeli bir taraf olacağının farkında. Zaten bu farkındalık, Polonya'ya düşen roketin; "Rusya'ya ait olmadığını" hemen beyan eden Biden, NATO'nun Rusya ile karşı karşıya gelmemesi için devreye girdi.
Tabii burada Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, G-20 zirvesindeki diplomasi çabasının; "rolü" ve "etkisi", tarifi olmayacak seviyede "yüksek" oldu.
Zelenski, mesuliyetsiz beyanları ile, sadece zaten zora soktuğu Ukrayna'yı değil; açıkcası, tüm dünyayı tehlikeye atma gayretinde. Gerçi, Zelenski cephesinden bakıldığında, herkesi sürecin içine dahil etme gayretinde olması ve Rusya karşısında durmalarını sağlamaya çalışması; gayet normaldir.
Lakin diğer taraftan Zelenski, batıdan aldığı ciddi para desteğinin sürmesi; daha sonra da Ukrayna'nın yeniden yapılanması için ayrılacak para desteğinin geleceği, onu bu tutumunda devam ettiriyor.
Şimdi Ukrayna'ya ABD'den verilen "mali" desteğin, normalde Ukrayna'nın iki yıllık bütçesine "tekabül" ettiğini de hesaba katarsak; Zelenski için savaş retoriğinin neden önemli olduğunu da anlamış oluyoruz.
Rusya savaşın bitmesini istediğini ifade ettikçe, Zelenski "hayır" diyor. ABD'den çıkan seslere bakılırsa, söylemlerin tarzının değiştiğini de görebiliyoruz. ABD, Rusya ile NATO; karşı karşıya gelsin istemiyor. Çünkü böyle bir durumda, NATO üyeleri arasında ciddi çatlak oluşacağı açıktır. Bu külfeti ABD'de, tek başına üzerine almak niyetinde değil.
Tabii Türkiye'nin süreci yönetim tarzı da, alternatif merkezin oluşumunu sağladı ve bu durumdan vazife çıkarma peşinde olan Macron gibi sığ siyasetçiler için; dehşet verici durumdur. Avrupa'dan Rusya'ya yaptırım taleplerine yönelik farklı seslerin çıkması ise, yeni dönemde daha fazla "savaşa dur" seslerinin çıkacağına dair, bize fikir vermektedir.
Rusya tüm gücüyle savaşın durmasını sağlamaya çalışıyor. Herson'dan çıkışın arka planına iyi bakmamız gerekiyor.
Rusya "geri çekiliyor" veya "kaybediyor" gibi propaganda söylemlerine değil, sahaya iyi bakmak ve orta vadede dünyada şekillenecek yeni sürecin Rusya açısından nasıl şekilleneceğine dikkat etmekte yarar vardır.
ABD bu savaşın çıkmasını istedi ve bu savaş çıktı. Rusya bu süreci iyi "okudu" ve "düelloyu" kabul etti. Ukrayna, Zelenski ekibiyle bu savaşın "tarafı" olma konusunda "söz" verdi ve "süreç" başladı. Polonya ise, sürecin "ilham" verici tarafı. Ukrayna topraklarına "çökmek" isteyen taraflardan da biri.
Polonya'nın, Ukrayna hattında, giderek kışkırtıcı yöntemlere başvuracağı açıktır. Tabii Rusya'nın, kendisine yönelik "yok edilme" planına asla "seyirci" kalmayacağını en iyi bilen ise; ABD'dir.
Şimdi söylemlere iyi bakalım. Rusya ve ABD istihbarat başkanlarının Ankara'da görüşmesinden nasıl bir sonuç çıktığını anlamamız için, ABD resimlerinin konuşma metinlerine bakmamız gerekiyor .
Önemli olan detaylar G-20 ve Ankara görüşmesi sonrası söylemlerde saklı.
Sanırım Polonya'ya "roket saldırısı" beyanına özellikle ABD'den anında gösterilen refleks; Ankara'da Rus Amerikan "istihbarat" direktörlerinin görüşmesinin arka planına ışık tutmaktadır.