ABD’nin Venezuela’ya sömürge valisi hükmünde başkan atama teşebbüsü şimdilik akâmete uğramış görünüyor. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun darbe teşebbüsünü püskürtmesinin ardından ülkedeki ABD unsurlarına verdiği 72 saatlik süre doldu ve ABD unsurları Venezuela’yı terk etmek zorunda kaldı.
ABD’nin atadığı sömürge valisi Juan Guaido’nun kendini Venezuela’nın yeni devlet başkanı ilan etmesine Avrupa ve ABD’nin güdümündeki Amerika kıtasındaki bazı ülkeler desteklerken Türkiye ilk andan itibaren Venezuela’nın meşrû devlet başkanı Maduro’nun yanında yer aldı. Başkan Recep Tayyip Erdoğan Maduro’yu telefonla arayıp, “Maduro kardeşim! Dik dur, yanındayız” dedi.
Başkan Erdoğan’ın mühim desteğiyle birlikte, 15 Temmuz Anadolu işgal teşebbüsünün künhüne vâkıf olan halkımız da Maduro’ya internet üzerinden desteğini gösterdi. Müslüman Anadolu halkının 15 Temmuz gecesi işgalciyi defetmesi neticesinde hayal kırıklığı yaşayanlar veyahut 15 Temmuz gecesi yapılmak isteneni idrak edemeyenler Maduro’ya destek verilmesine de dudak büktüler.
Tüm umutlarını, hayallerini ABD ve Avrupa’ya bağlamış içimizdeki Batıcılar’ı bir kenara koyalım. Bahsetmeye değmez. Batıcı Gezi ayaklanmasında Taksim’in göbeğinde Türk televizyonlarının canlı yayın araçlarını yakıp ABD’nin emperyalizm unsurlarından biri olan CNN’inin canlı yayın aracını korumaya alanlardan ABD’nin hilâfına bir hareket beklemek abesle iştigal olur.
Bu yazımda bahsetmek istediğim zihniyet, güyâ Müslümanca bir hassasiyetiyle hareket edip de ABD’nin karşısında yer aldığını sanıp da ABD’nin yanında yer alanlar. Ne kadar acı bir hâl!
Venezuela’da darbe teşebbüsü sırasında Türkiye’den destek verenlere, bir üst paragrafta acıklı hâllerini tasvir ettiğim şahıslar hemen höykürmeye başladı. Neymiş, bizler ABD’ye karşı Maduro’ya destek vererek “modası geçmiş üçüncü dünyacılık” yapıyormuşuz! Neymiş, Maduro’ya destek vermek yerine “Ne ABD ne Maduro” demeliymişiz!
Aslan avını yemek için ormandaki kurdundan çakalına, tilkisinden sırtlanına örgütlerken ormandaki papağanların, “Ne aslan ne kuzu” demeleri masalda sevimli, romantik gelebilir ama gerçek hayatta karşılığı, senin de aslanın kurduğu örgüte üye olmadan yardım etmen anlamına gelir.
Ben bu papağanvari ifâdeleri zamanında bunların ağabeylerinden de duymuştum. ABD ve müttefikleri Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’i devirmek için işgale başladıklarında “Ne ABD ne Saddam” diyorlardı. Tam da ABD’nin istediği slogandı. Neticede ABD ve müttefiki İran Saddam’ı devirdiler. Peki sonra ne oldu? ABD Irak’ı tarumar edip İran’ın sömürgesine bıraktı. Saddam’ın devrildiği gün Irak sokaklarında ABD askerlerine sevgi gösterileri yapanlar şimdi “Saddam, Saddam” diye inleyip Saddam zamanındaki huzuru arıyorlar. Irak’ta ne vatan, ne namus, ne can güvenliği kaldı…
Venezuela’da ABD’nin atadığı bir sömürge valisiyle, halkın seçtiği ama ABD’nin istemediği Maduro var. Üçüncü bir taraf yok ki, “Ne ABD ne Maduro” diyebilelim. Maduro giderse ABD kazanmış ve sömürgesine yeni bir ülke katmış olacak…
Yazımı, bir üniversitenin İslâmî İlimler Fakültesi Dekanı olan akademisyenin Twitter mesajıyla bitiriyorum. Sinir ve mide sisteminiz sağlamsa okuyun, sağlam değilse yazıyı burada bitirin: “Bu modası geçmiş üçüncü dünyacılık nedir Allah aşkına. Adam ülkesini açlığa mahkum etmiş. Bakkal rafları boş. Petrol ülkesinde benzin kuyrukla. Millet ülkeden kaçıyor. Neymiş onurmuş, gururmuş. Bir ayarını tutturamadık..”
Mezkûr akademisyenin ambargo sebebiyle Venezuela’da yaşanan fakirliğin sebebini saklama ahlâksızlığına girmeden sadece şunu yazacağım: Ben sadece kötü yola düşmüş kadınların kendilerini teselli babından fakirliği bahane eder zannederdim!..