Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’de genel başkan değişikliği yapmak için “gizli faaliyet” içindeymiş... Hatta, bu amaçla, Külliye’de bir CHP milletvekilini ağırlayıp “gizli görüşme” yapmış.
İddia kime ait?
Rahmi Turan diye birine ait...
Rahmi Turan kim?
En büyük “gazetecilik” başarısı “Kara Murat” çizgi romanına metin yazmak olan üçüncü sınıf bir gazeteci...
Meslekte çoktur böyleleri; resimli roman yazarlar, okur mektuplarına cevap verirler (“Güzin abla” türü köşelerin müellifi umumiyetle bu tür bu arkadaşlardır), fal ve bulmaca köşesini hazırlarlar, at yarışı tahmininde bulunurlar...
Küçümsediğim için söylemiyorum, gazetelerin “emekçi” kesimini bunlar oluşturur, yetenekleri sınırlı olduğu için, “tali” işlerde istihdam edilirler.
Rahmi Turan da bunlardan biridir...
Kaderin garip cilvesine bakın ki, bir “çizgi roman senaristi” olarak çoktan tedavülden kalkması gerekirken, Hürriyet gazetesinde bir “şans” buldu...
Gazetenin genel yayın yönetmenliğini tutup buna verdiler.
Matbuattaki en “prestijli” makamlardan biri...
Peki, Rahmi Turan ne yaptı?
Koskoca Hürriyet’i kısa zamanda “bulvar gazetesi” çizgisine çekti. Daha doğrusu, gazeteyi “içerik” olarak ucuzlattı... İktidarı da, bu nedenle, fazla uzun sürmedi; gazeteyi elinden alıp daha “ehil” birine verdiler.
Rahmi Turan, “ağırlık” ve “itibar” olarak budur.
Şimdi biz bu adamın iddiasını tartışıyoruz ve Külliye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüştüğü öne sürülen CHP milletvekilini arıyoruz.
Diyelim ki doğru...
Diyelim ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP’de genel başkan değişikliği yapmak için” gizli faaliyet içinde ve bu amaçla, Külliye’de bir CHP milletvekilini ağırlayıp gizli görüşme yaptı.
Buradan ne çıkar?
Hiç...
Birincisi, Erdoğan, ekmeğinden olmak istemez... Yani, rakip olarak karşısında Kemal Kılıçdaroğlu gibi velud bir “ekmek” varken, bilmediği tanımadığı rakiplerle boğuşmak istemez.
İkincisi...
Genel başkanlar Külliye’de değil, kurultaylarda değişir.
Hiçbir CHP delegesi, Erdoğan’la “gizli görüşme” halindeki bir milletvekilini genel başkan olarak görmek istemez...
Bu durumda, Rahmi Turan’ın iddiası “çöp” oluyor.
Üçüncü sınıf bir gazetecinin “çöp iddiasını” tartışacak kadar boş zamanınız varsa, buyurun devam edebilirsiniz, ben “usulca” çekiliyorum.
Kimmiş diktatör?
Önce Yıldıray Sapan’ın partiyle bağını kesti. Sonra genel başkan yardımcısı Yılmaz Ateş’i ihraç ettirdi.
Bu iki ismin ortak özelliği, dış meselelerde “millî tepki” koymaları ve FETÖ’ye açıktan cephe almaları.
Kemal Kılıçdaroğlu bu kadarına bile tahammül edemiyor.
Hani, “diktatör” arıyordu!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkeyi “diktatörlükle” yönettiğini söylüyordu.
Kılıçdaroğlu’ndan daha büyük diktatör var mı acaba?
Partide “dikensiz gül bahçesi” istiyor ve azıcık “millî” düşünen milletvekillerinin partiyle bağını kesiyor.
Bu cümleden olarak, Rahmi Turan’ın “çöp iddiasına” bir kez daha bakmamız gerekiyor:
Ben bunun, “sipariş” bir iddia olduğunu düşünüyorum.
Malum, önümüzde CHP kurultayı var.
Kemal Kılıçdaroğlu, Rahmi Turan’ın hiçbir mesnedi bulunmayan çöp yazısı üzerinden şimdiden kafa koparıyor, yani olası rakiplerini “bertaraf” ediyor.