Seçimler ve muhtemel sonuçları hakkında yazıp çizen köşe “babaları” acaba olaya böyle bakıyorlar mı? Veya bakabiliyorlar mı?
Nasıl mı?
Birlikte özetleyelim;
1- Türk halkı “sanal söylemleri” artık duymak istemiyor. İstediği ve almak istediği sonuna kadar HİZMET.
2- AK Parti üçüncü döneme oylarını artırarak giren siyasi hayatımızda tek örnek olmakla birlikte dünya tarihinde de “bazı parametreler” ile bakıldığında tek örnek.
3- Türk halkı “ekonomik güvenlik”
dalga boyu düşük bir ekonomi istiyor. 2003 sonrası özellikle 2007’den itibaren sağlanan “ekonomik istikrar” Türk vatandaşlarını “buna sahip” çıkmaya itiyor.
4- Sağlık, ulaştırma alanında yapılanlar “lokomotif” olmakla birlikte ekonomideki genleşme AK Parti ile özdeşleştiriliyor, “siyasi tartışmalar” refah ve sağlıklı bir hayat beklentisi ve gerçeği içinde eriyip gidiyor.
5- Güvenlik ve son dönemde “demokratik açılım süreci” ile yok olma noktasına gelen terörün, BDP ve terör örgütüne rağmen azalması gerçeği, sokakta karşılık buldu ve etnik kökeni ne olursa olsun Türkiye’deki her iki kişiden biri, son adımlar atılmadan dahi “AK Parti” dedi. Terör dinamiğini sorgularken “Erdoğan’ın kişiliğini” öne çıkarmamız gerekli. Türk halkı “güçlü bir lider” istiyor ve Erdoğan’ın başta İsrail olmak üzere dünyadaki güç odaklarına karşı duruşu, Türk halkının aklını ve kalbini kazandı.
6- Türk halkı, başbakanlarının “iç ve dış yerleşik düzen” ile savaşına destek verdi ve Erdoğan her hamlede bir “kale devirdikçe” arkasındaki kitle sağlamlaştı ve çoğaldı. Bu kitlenin şimdi Erdoğan ve partisinden tek bir beklentisi var; başladığı işi bitirmeli ve Rubicon’u geçerek Türk halkını “yerleşik düzenin esaretinden” kurtaracak son darbeyi hayata geçirmeli. Türk halkı özgürleşmek istiyor ve bu yolda Erdoğan “arkasından gittikleri-gidecekleri” tartışmasız liderleri.
7- Doğu ve Güneydoğu’da “BDP-terör örgütünün” baskılarına rağmen her 10 Kürt kökenli vatandaşımızdan 6’sı bugüne kadar Erdoğan’ı seçti ve bu aslında “karşı blok ve uzantılarının” kırılmaya başlamasının ilk sinyali.
8- Türk Halkı, bağımsız bir ekonomi ve bağımsız bir “enerji arz güvenliği” istiyor. Atılan adımlar ve küresel şirketlere verilmeyen tavizler, bu gerçeğin en net kanıtı.
Sevgili dostlar, bu cümleleri, sağından-solundan organic bağlı “köşe babalarının” tespitlerinde bulamazsınız...Söyleyecek tek cümle var; Başbakan Erdoğan inandı, savaştı ve BAŞARDI, başarısını perçinliyor...Daha fazla söze gerek yok...Tekrar ediyorum; İNANDI, SAVAŞTI ve Türk halkı adına yerleşik düzene karşı verdiği savaşı bir kez daha kazandı... Türk halkına ve Türk milletine hayırlı olsun... Yaşasın tam bağımsız-yerleşik düzenden kurtulmuş-kendi ayakları üzerinde duran güçlü Türkiye...
Sonuç : “Türkiye YERLEŞİK DÜZEN’e teslim mi olsun” sorusuna, hangi siyasi görüşten olursa olsun, kimse “EVET” diyemez! Bu gerçeği idrak edenler içinse soru net; Erdoğan’ın bu savaşta yolunu kesmek isyteyenleri neden idrak etmekte zorlanalım ve gecikelim! YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ BÜYÜK CİHANŞÜMUL TÜRKİYE!
Önemli not: Her Türk vatandaşı YERLEŞİK DÜZEN ve uzantılarının hangi şapla altında olursa olsun, bu “ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ” ve liderine neden saldırıldığını acilen idrak etmesi ve düşünmesi gerekli! Tarihi süreci, yapılanları ve yapılmak istenenleri bir gözden geçirin, yine konuşalım...