Tunus’ta gösterilerle hükümet istifaya zorlandı. Yapılan son seçimlerde Nahda ikinci parti olarak çıktı. Burada iktidarın laik liberal olmasından çok, asıl amaç İslam ülkelerinde artık demokrasi istenmiyor oluşunu değerlendirmek gerekir. Tunus’un hemen arkasından Mısır’ın şiddeti reddeden ılımlı ihvan hareketine karşı ayaklanmalar başlatıldı. Cumhurbaşkanı Mursi askeri bir darbeyle devrildi ve bütün batı demokrasinin yanında değil, darbenin yanında yer aldı. Bütün eksikliklerine rağmen İslam dünyasında en eski ve yerleşik demokrasiye sahip olan Türkiye ana hedefti. Burada da aynı süreçte ayaklanmalar başlatıldı. Bütün uluslararası medya Türkiye’ye konuşlandırıldı. Hedeflerine ulaşmaya çok yakındılar ama hükümet oyun planlarını bozdu. Mısır’da ulaştıkları amaçlarına Türkiye’de ulaşamamışlardı. Ama tüm fırsatları değerlendirmeye devam ediyorlardı. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, ya ekonomik çökertme yöntemi ya da etnik ve mezhepsel olarak Türkiye’nin fay hatlarına yönelik taarruzlar hiç bitmeyecektir. Artık amaçlara sadece savaşlar ile ulaşmıyor iç isyanlarla ülkelerin çökertilmesi de öncelikli tercih olarak öne çıkıyordu.
Bitmedi, üç ülkede çıkartılan isyanların bir amacı daha vardı. Bu üç ülkeden ikisi Mısır ve Türkiye, bölgede tamda sınırların yeniden çizilme süreci başlatılırken büyük bir yakınlaşma içine girmişler, bu stratejik işbirliği ile Ortadoğu’da güç dengelerini etkilemeye başlamışlardı. Bu durumdan İsrail’de büyük kaygı duyuyordu. Bazı güçler bu iki devletin yani Mısır ve Türkiye’nin Ortadoğu’da oyun kurucu olmasını mutlak şekilde engellemeleri gerekiyordu. Bu iki gücün bölgede etkin olmasına müsaade edemezlerdi. İlk iş Mısır’ı Türkiye’den koparmaktı. Mısır’da büyük devletlerin desteğini alan isyanlar başarılı olmuştu. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi bir darbeyle devrilip hapse konmuş ve İsrail yanlısı darbeci General Sisi Batının alkışları arasında Cumhurbaşkanı olmuştu. Darbeyle birlikte hem Mısır’da demokrasiye son verilmiş, hem de Türkiye ile birlikte o bölgede söz sahibi olma girişimleri önlenmişti. Batı artık İslam ülkelerinde demokrasi istemediğini bir kez daha göstermişti. Plan sadece Türkiye’de işlememiş demokrasiye son verme hükümeti devirme girişimleri başarılı olmamıştı. Ama onlar için plan bitmemişti. Başta Türkiye olmak üzere İslam dünyasının enerjilerini kendi iç sorun ve kavgalarında tüketmeleri veya kendi kendilerini katletmeleri için her türlü oyun planları sahnelenmeye devam edecekti. El Kaide, IŞİD gibi daha nice örgütler kuracaklar, kurduracaklardır. İslam dünyasında ki bu kaos, kavga ve fitneyi boşa çıkartacak tek gerçek ise, halkların uyanması ve oyunları boşa çıkarmasıdır.