HDP Eşbaşkanı öyle diyor: “Üç genç eline silah aldı diye operasyon yapılır mı?”
Yapılmaz tabii!...
Üç genç dediği PKK’lı terörist unsurlar... Demirtaş’ın mantığına göre, bırakacaksın karışmayacaksın... PKK’lı terörist unsurlar şehirleri yakıp yıksınlar... Adam öldürmeye devam etsinler. Tehditle herkesi boyun eğdirmeye çalışsınlar. Canları ne istiyorsa onu yapsınlar... Hendek kazsınlar... Kurtarılmış mahalleler ilan etsinler... Oralarda ellerinde silah hakimiyet kursunlar... Kanton ilan etsinler... Kendilerini de orada yaşayan Kürtlerin sahibi olarak ilan etsinler... Ezcümle ne istiyorlarsa onu yapsınlar, ama devlet zinhar onlara karışmasın...
Devlet karışırsa ne mi olur? Barış bozulur... Sorumlusu da devlet/hükümet olur! Pardon, Recep Tayyip Erdoğan olur! Demirtaş’ın mantığı bu işte...
***
Paralel yapıya mensup olanlar ne diyor peki: “Üç polis öldürüldü diye Kandil’e operasyon mu yapılır?”
PKK asker, polis öldürecek... Her gün şehitlerimizin sayısı artacak... Şehirlerde silahlı hakimiyet kuracaklar... Şehirlerarası yolları bile kesecek, terör estirecekler... Buna rağmen devlet olarak ses etmeyeceksin... Ses edersen barış bozulurmuş! Yahu siz değil misiniz çözüm süreci başladığında süreci sabote etmek için elinden geleni yapan? Çözüm sürecini bir “ihanet” olarak değerlendiren? Süreci bozmak için her türlü yola başvuran? Oslo ve İmralı görüşmelerini bile “ihanet belgesi” olarak takdim eden? Ne oldu da şimdi Kandil ile kol kolasınız?
HDP ile birlikte hareket ediyorsunuz? PKK’nın terörünü aklayıp paklıyorsunuz? Tıpkı PKK ağzıyla Cumhurbaşkanını “savaşı başlatmak”la suçluyorsunuz! Pensilvanya ile Kandil aynı üst aklın emrinde... Ve her ikisi birbirinin yoldaşı haline dönüşüverdiler. Ve her ikisinin de ortak düşmanı: Cumhurbaşkanı Erdoğan! Paralel yapının gazetesi Zaman, “Burası Gazze değil Cizre!” başlıklı haberleriyle Türkiye’yi işgalci ve terörist İsrail’le benzeştiren, PKK’yı da Kürt halkının özgürlük savaşçısı örgüt diye lanse eden bir ihanet şebekesine dönüşmüş durumda...
***
Kandil, Erdoğan liderliğine yönelik Gezi ve 17-25 Aralık sürecinde başarılı olamamış darbe girişimini silahlarıyla devralmış bulunuyor. PKK’nın bölgede sahnelediği şey, gerçekte Gezi sürecinin silahlı bir versiyonundan ibarettir. Öcalan o tarihte Kürtleri Gezi’den kopartmıştı. Çünkü orada bir darbe mekaniğinin işletilmek istendiğini görmüştü. Kandil ve HDP üzerinden şimdi bu darbe mekaniği tekrar devreye alınmış bulunuyor.
Kürtleri Gezi’den kopartan Öcalan, HDP üzerinden elde edilen siyasi başarıdan dolayı İmralı’ya gömüldü. Öcalan’ın açık talimatına rağmen silahlı güçlerini bırakınız sınır dışına çekmeyi, 7 Haziran sonrasında bizzat efendilerinden aldığı talimatla silah konuşturan Kandil aynı üst aklın emrindeki Pensilvanya’nın aleni desteğine sahip...
Sadece Paralel yapının mı? Doğan medyasının da... Bilumum liberal sol çevrelerin de... Eski Türkiye koalisyonunu oluşturan ne kadar statükocu güç odakları varsa, hepsinin... Erdoğan liderliğine yönelik düşmanlık, PKK terör örgütünün himayesini beraberinde getirecek kerteye ulaşmış durumda. Türkiye tarihinde ilk defa böylesine kapsamlı bir ihanet operasyonuyla karşı karşıya bulunuyor ne yazık ki...
***
Şimdi seçim yaklaşınca Demirtaş’ın ağzı değişmeye başladı... Bilinmelidir ki ne PKK silah bırakır, ne de Demirtaş silahın siyasetini. PKK’nın silah bırakmayacağını Duran Kalkan alenen söyledi zaten. HDP de gerçekte varlığını silah gücünden aldığı için asla silahsız bir siyaset yolunu tercih etmez.
HDP’nin “halk gücü” sanıldığı gibi “gönüllülük” temelinde değildir. Aksi iddia ediyorlarsa bir kez olsun silahlar olmadan seçime girsinler de görelim...
***
“Üç genç eline silah aldı diye!” başlayan cümleler terörü arkalayan ve meşru gösteren bir anlayışın ifadesidir. Burada kollanan PKK terör örgütü, suçlanan ise Erdoğan’ın şahsında devlettir. “Üç polis öldü diye” başlayan cümleler ise tersinden PKK terörüne arka çıkan bir zihniyetin ifadesidir.
Bu ülkede silahlı güçler varsa ve ülkenin şehirleri elinde silah olanlar tarafından esir alınmak isteniyorsa, bir başka ifadeyle elinde silah olanlar kafalarına göre kantonal yönetimler ilan ediyorlarsa evet orada operasyon yapılır. Kim ki bu meşru operasyonların suçunu Erdoğan’ın şahsında devlete/hükümete yıkmaya çalışıyorsa bilesiniz ki onlar o Türkiye düşmanı üst aklın emrindeki ihanet odaklarıdır...