Son günlerde 3 büyüklerin affedilmez hataları oldu... Önce G.Saray’dan başlayalım.
Sarı-Kırmızılılar’ın 2-0 yenilgiden 3-2’ye gelen galibiyetleri büyük övgü aldı. Ama ilk yarıdaki sorumsuz, savruk ve ayıp çizgisindeki kötü futbolu “Şikayet Kutusu” listesinden çıkarıldı. Bir takım iyi oynarken, çeşitli nedenlerle (Ama mazeretlerle değil) iki gol yiyebilir. Bunun altından kalkmak için gösterdigi çaba, takdir edilebilir. Fakat G.Saray’ın G.Birliği karşısında iki golü yemesi; tamamen laubali davranması, oyun disiplininden kopması ve bunların sonucu olarak çok kötü oynamasından kaynaklandı. 0-2’den 3-2’ye geliş, bundan hesap sorulmasını engelledi. Bu böyle olmaz!
Cumartesi günü işleri denk gitti 3 puanı aldılar ama, bu her zaman böyle denk düşmez. Tüm şartlarda tam saha ve tam süre oyun disiplini gerekir. Bunu ilke, strateji ya da varoluşunun kaynağı sayarsan; gerçek bir takım olmuşsun demektir. Aksi takdirde akıntıya kapılmış gibi gidersin.
Mancini’nin yapılanları aptallık gibi algılaması ve futbolcuları fırçalaması bu yüzden...
***
F.Bahçe’nin Akhisar karşısında 3-1 gibi çarpıcı bir sonuçla yenilmesi de, benzer boşvermişlik duygusundan kaynaklanıyor. Şampiyon olmalarını mazeret olarak kullanıyorlar. Ama yanlış!
19’a ulaştıkları şampiyonluk sayıları içinde, (Akhisar yenilgisi ile) en fazla mağlup oldukları sezonu yaşıyor oldular. Bu leke sürülmemeliydi. Oyun disiplini dediğimiz şey; tam da bu günler için gereklidir. Çünkü oyun disiplini kavramı; buna ihtiyacınız olmadığını varsaydığınız maçlarda gerçek anlamını kazanır.
Kuranı Kerim; “Sınanmadığınız günahlardan sıyrılmış sayılamazsınız” diyor... Akhisar maçı, tamam da sınanılacak bir fırsattı.
***
Son olarak Beşiktaş... Gökhan Töre’nin, ertesi gün erken saatlerde idmanı olduğu halde; bir gece kulübünde sabahlaması ve üstüne üstlük kurşunlanması, kabul edilemez. Futbol Genel Direktörü Önder Özen’in, bu kurşunlanmanın tamamen acı bir tesadüf olduğunu açıklamak için aceleyle basın toplantısı yapması fiyaskoydu... Çünkü Gökhan’ın o kurşunların hedefi olduğu ortaya çıktı. Yani rastlantıyla vurulmamıştı.
Beşiktaş bu olayda dik duramadı. Gökhan’ı iki gün sonraki ilk maçta sahaya sürdü. Oyun disiplinini sağlamak konusunda defolu olan Türkiye, takım disiplini konusunda da şapa oturmuştu.
İşte bu yüzden, futbolumuzun başı bir türlü dertten kurtulmuyor.