Günlerden beri ortalık toz duman. Taksim Gezipark’ta ağaçların altında romantik bir şekilde başlayan bir eylem hızla sokaklarda, meydanlarda, kaldırım taşının, asfaltın olduğu her yerde, ara sokaklarda devam etti. Eylem daha sonraları direnişe, nihayetinde ise isyana doğru enkarne oldu. Şu satırlar yazıldığı sırada olay batıdan da doğunun hassas bölgelerine kaydı. Evvelinde romantik ve masum olan, başını depremde hemen insanların yardımına koşan gençlerin çektiği bir eylem, polisin çok sert ve orantısız alacakaranlık baskınının akabinde maalesef el değiştirdi. Romantizm korunmaya çalışılarak #DistopyayaKarşıÜtopya haline döndü. Mesele başka bir mesele haline dönüştürüldü. Taksim bir Alex olmasa da Tahrir olabilir mi?
#BizeHerYerKaos
Asıl kıyamet sosyal medyada koptu ve olanca hızıyla devam ediyor. Gerek Facebook, gerek Twitter ve gerekse sözlüklerle #GeziParkı olayı ulusal ve uluslararası bir boyuta taşındı. El hasılı biri düğmeye bastı. Ama, maalesef kimse, bu işin manifestosunu bilmiyor. Nasılsa sonra yazılır, #KervanıYoldaDüzmek. Hazırlıklı belki ama apartopar, işin bir ağaca dayanmasından başka elde bir girdi yok. Zira, her zaman söylediğimiz gibi ‘iletişim’ tamamen paramparça, yerle yeksan. Çıktılar ise bazı şeyler dışında muhal. Sosyal medyada yapılan ve reel dünyaya yansıyan bu gelişmelerden öte algılarla ilgili ayarlamalar yapıyorlar. Prova. Kaos. Akabinde düzen. #NovusOrdoSeclorum, #BizeHerYerKaos
#InTwitterWeTrust
Sosyal Medya, savaşın kotarıldığı saha, kıtalar buraya bindiriliyor. Gerçeği olsa da ‘fake’ ya da ‘rent’ hesaplar fazlaca... FBI’nın önünden foto çeken, iki kez kuşattığımız Viyana’dan paylaşımlar. Bir anda 500 ölü. Resmi Twitter hesabı olmayan @BruceWillis’ten paylaşımlar. Arada, ‘Beyaz Saray’a imza at belki bir şey olur’lar. Ama, genelde ulusal takılmacalar. Hızlıca gerilla harekatı, daha hızlı konvansiyonel, topyekün. Tam bir #TwitArmy. Reklam ajansı profesyonellerinin ‘photoshop’ kıyağı, sanatçıların usta oyunculukları. Yalan haberler. Bunlara, karşı tarafın harekatı. Bunları biliyorsunuz zaten. Tam bir #Hashtag savaşı. Eskiden sloganlar olurdu, şimdi etiketler.
Sosyal medya üzerinden eylem yönetmek, siyaseti dizayn etmeye çalışmak, eski köyün (27mayıs, 12mart, 12eylül, 28şubat) yeni adetlerle hayata geçirilmeye çalışılması, bilgi kirliliği üzerinden gelecek planlamaları, milyonlarca algıyı bir anda değiştirmek, korku toplumu yaratmaya çalışmak, siyaset erklerine olan güveni sarsmak, polis devleti algılatmaları, asker vs. polis, sosyal medya ile değişen tüketici davranışını, tavsiye temelli (reccommedation), beğenme (like), yorum (review), sosyal destek (social proof), etkilenme (social influence) davranışı çok iyi okuyup bu algılarla oynamak, veri/database (social CRM) oluşturmak, normalde 10 milyon olan twit sayısını neredeyse 20 milyona çıkarıp inanılmaz bir bilgi kirliliği ve bulanık bir ortam yaratmak, yüzbinlerce İngilizce twit yazıp uluslararası itibarsızlaştırma çalışmaları, dijital yerlilerin tüketim biçimini kullanıp daha geçmişte kalan ve dijital göçmen dediğimiz daha yaşlı kitleye alışık olduğu tencere/tava (aslında ekonomi kötü) eylemlerini hatırlatarak onları da sokağa/cama çıkarmak, bu twitarmy kumandanlarının yaptığı şeyler. #ToplulukYönetimi
#SandıktaTakipleşelim RT
Düşünün, sahada bir maç var. Bu maçta galip takım 3-0 önde. Arada penaltı kaçırmışlıklar, direkten dönmüşlükler var. Diğer takım, bakıyor yenmek zor olacak, maçta da 70 dakika da oynanmış, ‘hayde gençler, hayde bizim çocuklar, hayde tribün sahaya in’in. Karşı takımın sol tribününden inişler başlıyor. Çimenleri eze eze, peşine de polisi taka taka... Top benim, annem bana aldı deyip, alamadılar mı topu patlatmaya çalışıyorlar. Diğer taraftan, bu reel maça, ellerinde oyun konsolu yön vermeye çalışan da ‘sosyal medya’ grubu var. Ellerinde oyuncakları şıkıdı şıkıdı yön vermeye çalışıyorlar. Ama, sahaya yabancı madde atıp maçı kazanamazsın. Önündeki maçlara bakacaksın. Orada yenmeye çalışacaksın.
#BüyükResmiGörmek
“Zamanda Yolculuk” usulü sosyal medya verilerini işleyerek ve kişi bazında detay haritalarına girerek ilişkisel atlası gösteren ve sosyal medya akışkanlığının aksiyon sinyallerine dönüşmesi ile geleneksel medya işlevselliğini yitirmiş durumda.
Bunu icat eden zekaların da onu bana/bizlere dibine kadar kullandırmalarındaki mentaliyi de artık anlamış ve onun dünyayı yönetmek, para ve borsaya yön vermek, her türlü gelişmeyi olmadan önce tahmin etmek değil bilmek olduğunu ve dünyanın nasıl yönetildiğini görmek lazım, geç olmadan. Bu ülkede, ülke yönetmek, siyaset yapmak, itibar yönetmek ve kazanmak derdinde iseniz, sosyal medya ile barışmak gerekir. Hiçbir kademede hazırlıklı olunmadığı aşikar, provası yapılanın aslı yapılır, bu sebepten illa bir sosyal medya/iletişim stratejisi...
Bir de, yapılacak her işin öncesinde, esnasında ve sonrasında iyi anlatmak, monologdan diyaloğa evrilecek bir ‘iletişim’ ortamı yaratmak. Kutuplaşma değil ekvator gibi kuşatmak. Üslup değişikliğinden öte buna bir ‘iletişim stratejisi’ kazandırmak. Halkın beklediği aslında bu.
Bunlara karşıyım
‘Sanatçı Duruşu’ lafına karşıyım. Sanatçı duruşunu illa/hep muhalif diye tanımlarsanız, asıl sıradanlığa giden yolu açmış olursunuz. ‘#HaydiTakipleşiyoruz’ etiketine karşıyım. İnsanın paranoya damarını kabartıyor.
Not: Dahasını yakında açacağım blogumda yazacağım.