Merkez Bankası, başbakanın ısrarlı itirazlarına rağmen faizleri yükseltebiliyor... Yüksek Seçim Kurulu bir televizyon kanalına sırf iktidara yakın diye ceza yağdırabiliyor...
Yargıtay, başbakana alenen hakaret edenleri aklayabiliyor...
Anayasa Mahkemesi, anayasayı pervasızca çiğneyerek hükümete gol atabiliyor...
Ve bütün bunların olabildiği bir ülkede, birileri, “Diktatör Başbakan”dan dem vurabiliyor.
Onların dışarıdaki ağa babaları da, Twitter’e erişimin engellenmesinden filan hareketle, Türkiye’de totaliter bir rejimin hüküm sürdüğünü iddia edebiliyorlar.
Türkiye mahkemelerinin kararlarına itibar etmeyen ve Türkiye’de elde ettiği kazancı vergilendirmeyen ticari bir şirket aleyhindeki haklı tasarruf, insanlığın ortak bir değerine saldırı gibi takdim edilebiliyor.
Son tahlilde ticari bir girişim olan Twitter’e evrensel bir değer özelliği atfederek onu savunmak adına Başbakan Erdoğan’ı yerden yere vuran ve Türkiye’ye insan haklarından nasipsiz bir ülke muamelesi yapan mihraklar, bu şiddetli tepkilerinin bir benzerini Mısır’daki askeri darbeye ve onun yol açtığı felakete göstermiş olsalardı, barışçı nümayişlere vahşice müdahale ederek binlerce masum insanı katleden Sisi diktatörlüğü herhalde çoktan yola gelmiş olurdu.
İşlediği cinayetlerin yanına kâr kalmasından cesaretle, 529 İhvan mensubunu eften püften gerekçelerle asmaya hazırlanıyor Sisi diktatörlüğü. Batı hükümetleri ve medyaları, Twitter meselesinde Türkiye’ye gösterdikleri tepkinin onda birini katliamcı Sisi diktatörlüğüne gösteriyorlar mı? Başbakan Erdoğan’a diktatör diye amansızca hücum eden “Paralelciler”, CHP’liler, ulusalcı gazeteler, hakiki diktatör Sisi’ye azıcık olsun hücum ediyorlar mı?
Hayır.
Erdoğan gerçekten diktatör olsaydı ve Sisi’nin yaptığı gibi uluslararası sistem ağaları adına millet iradesini geçersiz ilan edip halkın canına okusaydı, O’na da hücum etmezlerdi.
Sisi’yi, vatan haini olduğu ve Müslüman halka düşmanlık ettiği için seviyorlar.
Erdoğan’dan, Müslüman halka dayandığı ve vatanına sadık kaldığı için nefret ediyorlar.
Mesele budur.
Ve mesele bu olunca, 529 masum Mısırlının hayatı bir Twitter kadar kıymet ifade etmiyor işte.
Bu aşağılık dünya düzenini değiştirmek için çalışmaya and olsun!