Ahmet Arif ne güzel der:
“Vurulsam kaybolsam derim,
Çırılçıplak, bir kavgada
Erkekçe olsun isterim,
Dostluk da, düşmanlık da...”
Buradaki erkeklikten kasıt, mertliktir elbette...
Dostluklarında mert olamayanlar, düşmanlıklarında da mert olamıyorlar.
Dost yüzlü ihanet
Dost dediğin arkadan hançerlemez.
Ne yazık ki sırta saplanan hançerin sahipleri hep en yakınınızdakiler arasından çıkar. “Dost yüzlü, dost gülücüklü” hainler, çoğu kez en yakınınıza girebiliyorlar. Çünkü onlar kendilerini saklamasını çok iyi biliyorlar. Türlü türlü maskeleri vardır ve tek yol olarak takiyeyi esas alırlar.
Dost dediğin ölümüne arkandadır senin oysa. O yüzden dost dediğine sırtını yaslarsın güvenle.
Recep Tayyip Erdoğan’ın dost bildiği o çevreye güvenmesi anlaşılabilir bir şeydir. Çünkü mertlik, dosta güveni gerektirir. Dostun mert olanı da asla ihanet etmez. Mert insanlar, yanlarında duranları da kendileri gibi mert sanırlar. Ne bilsin Erdoğan, o dost bildiği çevrenin tam bir çete gibi pusuda beklediğini... Erdoğan’ın sayesinde geldikleri makamlar üzerinden haince kuyular kazdıklarını kim nerden bilebilir ki...
Erdoğan imanının gereği olarak hüznü zannı esas almışsa suç mu işlemiştir?
Ne bilsin Erdoğan o dost kılıklıların modern zamanların Haşhaşileri olduğunu...
İhanet ve kalleşlik ancak alametler ve deliler alenen ortaya çıktığında bilinir.
Hakiki iman sahibi insanların varsayımlar veya zanlar üzerinden hareket etmedikleri için eleştirilmeleri haksızlıktır.
‘Zamane Brütüsleri’ne ne demeli
Meğer “cemaat” maskesinin arkasında vakti zamanı geldiğinde o efendilerinin kendilerine biçtiği rolü oynayan düşman bir yüz varmış...
Brütüs’ün Sezar’ın sırtına sapladığı bıçağın öyküsü, alçakça bir ihanetin öyküsüdür.
Sezar güvendiği için suçlanmaz, ama Brütüs ihanetiyle lanetlenir herkes tarafından.
Herkesin çevresinde Brütüsler vardır elbet.
İhaneti hissedersiniz, ihanetin kokusunu alırsınız bir şekilde, ama imanınızdan ve adalet duygunuzdan taviz vermemek adına hep karşı hamleyi beklersiniz.
Erdoğan’ın yaptığı da bu olmuştur.
O zamane Haşhaşilerinin bir dönem Erdoğan’ın yanında durmalarına bakarak Erdoğan eleştirisi yapanların aklına şaşarım.
Hz. Ali efendimize Haricilerin üstüne hamle yapılması önerisi getirildiğinde onlardan fiili bir saldırı gelmediği sürece asla dediğini bilmeyenler bilsinler...
Mutlak iman ve adalet sahibi olanlar tıpkı Hz. Ali efendimiz gibi düşünürler ve hareket ederler.
7 Şubat hamlesi apaçık bir ihanetin göstergesiydi.
Bu düşmanca hamleden sonra gerekenin yapılması için düğmeye basılmıştır.
Pensilvanya’nın küresel efendileri
Pansilvanya’nın başını çektiği paralel yapının hizmet ettiği adresler bellidir.
Dışarıda kim Erdoğan’dan rahatsız ise kim Erdoğan’ın siyaseten bitirilmesini istiyorsa onlar paralel yapının gerçek efendileridirler...
Selçuklu’nun büyüme döneminde Hasan Sabbah’ın fedaileri nasıl bir misyon üstlenmişlerse, Erdoğan’la Türkiye’nin küresel bir aktöre dönüşme süreci belirdiğinde Pensilvanya’nın fedaileri de aynı misyonu üslenmişlerdir.
O küresel efendiler kendi kapıkullarına son bir hamle için fırsat tanıdılar.
Paralel yapı kendisi için son bir fırsat niteliği taşıyan bu hamle için bütün imkanlarını seferber etmiş bulunuyor.
Son hamle: 2015 seçimleri
2015 seçimleri paralel yapı için hayati bir öneme sahiptir. “Üst aklın”, birbirinin içine geçmiş çeşitli senaryoları var.
Bir yanda AK Parti’ye karşı “paralel bir cephe” oluşturmak istiyorlar, öbür yanda AK Parti’nin içine dönük kumpaslar planlıyorlar.
AK Parti’ye karşı oluşturacakları bu paralel siyasi blok üzerinden iki şeyi amaçlıyorlar kanımca. Birincisi, Davutoğlu başkanlığındaki AK Parti’yi sandıkta başarısız kılmak. İkincisi, hesap tutmaz da Davutoğlu sandıktan güçlü çıkarsa bu kez “Davutoğlu liderliği” üzerinden Erdoğan’ı vurmak.
Oyun içinde oyun...
Davutoğlu’nun sandıktan başarısız çıkması halinde AK Parti’nin başına Erdoğan liderliğini son tahlilde bitirecek yeni bir genel başkan arayışını tetiklemek. Başarılı çıkması halinde de Erdoğan liderliğinin karşısına Davutoğlu üzerinden dediğim türden bir fitne çıkarmak.
Ama bilsinler ki Erdoğan-Davutoğlu liderliği ve AK Parti’nin derin aklı bütün bu kumpasları görüyor. Ve inanıyorum ki aziz milletimiz “üst aklın” oyuncağı ve tetikçisi olan paralel unsurların tümünün hesabını bir kez daha sandıkta bozacaktır.