Bu soruya “sonuç” kısmında cevap vermeden önce özellikle son birkaç gün içindeki “medya içi hareketlenmelerden” yola çıkarak kısa süre önce yazdığım bir konuyu bir daha hatırlatmak istiyorum. “Yaşananlar, saldıran, yerli-yabancı medya gruplarının sermayedarlarının kim olduğu, son dönemde ortaya çıkan işbirlikleri ve kullanılan uzantılar”, BU HATIRLATMAYI ZORUNLU hale getiriyor...
Gelelim hatırlatmaya...
Sevgili dostlar, son birkaç hafta içinde ülkesini Alman gazetelerinde küçültüp, aklınca aşağılamaya yeltenecek kadar alçalan “malum medyanın kalemşörlerinden” biri, “Türkiye’nin Tahrir’i neresi olacak” başlığını atmış ve “istediğimiz an halkı sokağa dökecek organizasyona sahibiz” mesajı vermişti... O günlerde bu arkadaşa bir cevap yazmış ve yazdıklarının şifrelerini paylaşmıştım...
Bugün özellikle son birkaç hafta içinde DEŞİFRE olan işbirlikleri sonrası bu yazıyı yeniden hatırlatmak ve “BUGÜNLERİ asla bugünden değil, O günlerden başlayarak sorgulayın” diyorum!
Bakalım neler paylaşmışız, işte O malum kişinin yazdıkları ve deşifresi;
“...1- Yazılan: Türkiye’nin Tahrir’i neresi olacak”! Bu cümlenin altında gizlenen: Türkiye’de de Mısır gibi yıllar süren-sürecek bir diktatoryal yapı var ve insanlarımız buna karşı meydanları doldurmalı !...
2- Yazılan: Beyaz Türkler ekonominin hala en büyük taşıyıcı gücü olmaya devam ediyor. Günü modasına ayak uyduran muhafazakar bir orta sınıf gelişiyor ama hala en büyük tüketici Beyaz Türkler! Bu cümlenin altında gizlenen: Siz iktidar olduğunuzu sanabilirsiniz ama bu ülkede en büyük rantı almaya hala bizim gibiler devam ediyor. Ülkeyi yönetseniz bile ekonomik-finansal dinamiklere hakim değilsiniz. Hala para bizde ve bizde olmaya da devam edecek...
3- Yazılan: İlk büyük tepkiler imam hatip okullarında başlayacak. Tepkinin ilk Tahrir Meydanı oraları olacak. Oralardan binlerce Ahmet Hakan mezun olacak... Bu cümlenin altında gizlenen: Bu ifadeyi yukarıdaki ile birlikte okumak gerekli; siz ne kadar düzgün bir şekilde insanları eğitirseniz eğitin, para hala bizde olduğu için eldeki maddi imkanlarla biz onları rahat bırakmayacağız, paranın ve dünya nimetlerinin gücüyle yeni Ahmet Hakanlar devşireceğiz ve size karşı onları ortalığa salacağız. Öyle bir kaos yaratacağız ki; inançlı insanları meydanlara dökmeyi deneyeceğiz!...
4- Yazılan: Dindar nesil yetiştiremeyenler, ne yazık ki, azınlık da olsalar, iki tarafta da kindar bir nesil yetiştirmeyi başaracaklar. Onların yarattığı bu sorunu ne yazık ki gelecek nesiller yüklenecek... Bu cümlenin altında gizlenen: Sizden öyle bir intikam alacağız, size öyle şeyler yapacağız ki; çocuklarınızdan bile hesap soracağız!..
5- Yazılan: Muhafazakarlar kendilerini artık bu ülkenin muktedir çoğunluğu ilan ettiler, ama medyada sanatta, ekonomide hala çoğunluk olamadılar... Bu cümlenin altında gizlenen: Ekonomi başta olmak üzere her alan hala bizim kontrolümüzde. Medyada 411 el kaos’a kalktı dinamiği ve zihniyeti hala dimdik ayakta ve gününü bekliyor!..
6- Yazılan: Başkalarının ak’ı varsa, onların da beyaz’ı var... Bu cümlenin altında gizlenen: Bu ülkede AK Parti’ye oy veren yüzde 50’lerin üstündeki halk bizim için başkalarıdır ve biz Beyaz Türkler için öyle kalmaya devam edecektir!...
7- Yazılan: Ey baskıcı, empoze edici, zorlayıcı yeni devlet... Çekil aradan! Bu cümlenin altında gizlenen: Bu ülkede baskıcı, zorba, diktatör dinamiklerin hakim olduğu yeni bir devlet anlayışı oluşmaktadır. Buna karşı duralım, meydanları dolduralım ve sesimizi yükseltelim... BU YAZIYI YAZAN ZİHNİYET, Türkiye’de hala ayakta ve ayakları kaysa beklentisi içinde bir köşede duruyor! Ama durumu ümitsiz! Bu Halk artık kendi geleceğini kendi kaderini çiziyor ve yolunu açıyor...”
Sevgili dostlar, bu hatırlatma sonrası “Başbakan Erdoğan’ın dün gruptaki konuşmasına bir kez daha DİKKAT edin” diyor ve şu notu düşerek bitiriyorum; Birkaç ay öncesinden bugüne “yaşananlar ve karıştırılıp-karalanmaya çalışılanlar” arasında “bağlantı” ve kaynak açısından” sorgulanması gereken noktalar var!
Sonuç: “Tahrir planlayanlar ile Başbakan ve bürokratlarına” saldıranlar “aynı “ODA-K-lardan” besleniyor olabilir mi? Ve en önemlisi 2012 Ocak ayından itibaren hangi medya-sermaye grupları kimlerle yurtdışı ve yurtiçinde ne planlıyorlar? Amaçları ne? Kaldığımız yerden devam edeceğiz...