Bu seçim yerel seçim olmaktan çıkartılmak isteniyor.
Hesap var hesap içinde.
Erdoğan karşıtları iki ayrı kümede toplanmış durumda.
Birinci kümedekiler dışarıdan.
Bu seçimde AK Parti’nin elindeki İstanbul ve Ankara’yı kaybetmesi ve dramatik bir oy kaybı yaşaması halinde Erdoğan’ın başkanlığını tartışmaya açarak ülkeyi bir genel seçime götürme hesabı içindeler.
Üst aklın emrindeki bu siyasi konsorsiyumun amacı bu: “Siyasal kaosu tetikleyip ekonomik çöküntüye sebebiyet vermek.” Dolayısıyla malum güçlere itiraz eden bir Türkiye yerine boyun eğen bir eski Türkiye olsun isteyenler doğrudan Erdoğan düşmanlığı ekseninde bir araya getirilmiş bulunuyorlar.
“Beka sorunu” denilen şey tam olarak bu işte.
Mesele yerel seçim boyutunda kalsaydı hiçbir sorun olmazdı. Ama malum siyasi lobinin ısrarla “AK Parti’nin kaybının ülkenin bekasıyla ne alakası var!” diyerek yaptıkları çarpıtma hakikaten manidar.
Hem bir yandan en yetkili ağızlardan seçim sonrası “tek adam rejimi sonlandırılacak, Cumhurbaşkanı artık o koltukta oturamayacak!” diyorlar, hem de yerel seçim üzerinden beka sorununa dikkat çeken sözleri dolayısıyla Erdoğan-Bahçeli ikilisine ağza alınmayacak laflar ediyorlar.
Sormazlar mı: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?
Madem bir yerel seçim yapılıyor, o halde ekonomik bir çöküntüye sebebiyet verecek siyasal kaos tetikçiliği niye?
Bir de içimizden birileri var.
Geçmiş dönemlerde Erdoğan sayesinde önemli makamlara gelmiş isimler…
Onlar da günümüzün Erdoğanfobikleri.
Onların da hesabı başka… Onlar da istiyorlar ki AK Parti bu seçimden başarısız çıksın. Erdoğan’ın gücü kırılsın. Parti başarısız olsun ve Erdoğan’ın da gücü kırılsın ki yeni bir parti kurabilsinler! Hesaplarını oturdukları yerden bu senaryo üzerine kurmuşlar. Hiçbiri sahada yok. Kendi partilerinin başarısı için çalışmadıkları gibi tek olumlu laf ettikleri de yok.
Ama orda burda çıkıp konuşuyorlar. El altından, bel altından Erdoğan’ı ve AK Parti’yi hedef alan sözler ediyorlar. Üstü örtülü ama adrese teslim laflar. Karamsarlık yayıyorlar. Umutsuzluk pompalıyorlar. Yeni bir parti kurmak için zemin yokluyorlar. Görüşmeler yapıyorlar. Gizliden gizliye. Mertçe davranmıyorlar.
Mesela çıkıp “Böyle bir şey yok!” demiyorlar. Eleştirileriyle kimi hedef tahtasına oturttukları sorulduğunda da pişkince topu taca atıyorlar. Kaçak güreşiyorlar. Hiçbiri çıkıp “Medyada çıkan bu haberler asılsızdır. Yeni bir parti çalışmamız yok. Liderimizin ve Partimizin emrindeyiz!” demiyor. Sonra da kalkıp kendilerini eleştirenleri “fitnecilik”le suçluyorlar. Kimin fitnecilik yaptığı ortada…
Kendi partisinin başarısızlığı üzerinden siyasi hesap yapanlar ve seçim sonrası kişisel ikbal davası güdenler aynaya baksınlar.
Başkalarını bilmem ama bu abd-i aciz, Erdoğan AK Parti’nin başında olduğu sürece hep onun emrinde olmayı şeref addedecektir…
Kendimiz için makam istiyorsak namert olalım. Lakin geçmişte en tepe makamlara hiç de hak etmedikleri halde getirilen bazı içimizdekilerin o makam ellerinden gittiğinde husumet cephesinin safına katılmasını da kendi adıma namertlik olarak değerlendiririm.
***
İşte buradan ilan ediyorum:
Benim için Reis’in emrinde bir nefer olmak, gelecekte sağlayacağınız en yüce makamlardan bile yücedir. Siz makamsız ve koltuksuz yaşayamayabilirsiniz ama biz yaşarız.
Varın siz gelecekteki koltuklar için hesaplar yapın ama biz sahayı terk etmeyeceğiz. Bizim için sahada bir nefer olarak gece gündüz demeden çalışmak sizin heveslerinizden de hırslarınızdan da bin kat daha makbuldür. Tuttuğunuz yol belki size gelecekte yeni makamlar sağlayabilir lakin manen sizi öldürür.
Gönlümüzde siyasi bir mevtaya dönüşmek istemiyorsanız girdiğiniz o yanlış yoldan dönün derim.