Öyle büyük ve öyle “derin” bir devletimiz var ki, onda her zaman keşfedecek başka bir derinlik bulabiliyorsunuz.
Yakından tanımaya başladığınızda, her zaman başka bir yüzüyle karşılaşabiliyorsunuz. Ve bu karşılaşmalar dehşet hissi uyandırıyor insanda.
Çünkü vatandaşların rahatını temin etmeye çalışan araçsal bir değer değil o; öyle kurulmadı ve bugün de demokratik hukuk devleti olmakta zorlanıyor.
Çünkü adeta “metamorfoz” geçirmesi gerekiyor normalleşmesi için.
***
Son yıllardaki derin devlet davaları kısmi bir arınma sağladı. Onun derinlerindeki bir dizi kirli ve karanlık dehliz gün yüzüne çıkarıldı.
Bu operasyonların başlamasıyla birlikte derin cinayetler de durdu. Çok muhtemeldir ki, kalan unsurlar, “tehlike geçinceye kadar” hareketsiz kalmayı tercih etti.
Ama kimse derin devletin bütünüyle tasfiye edildiğini iddia etmedi. Yakın geçmişle yüzleşme anlamına gelen davalar açıldıkça, yeni dehlizlere ait işaretler ortaya çıktı.
***
TUSHAD da bu süreçte, hem Musa Anter Davası hem de Malatya Davası dolayısıyla gündeme geldi.
Malatya Zirve Katliamı Davası’nın deşifre olan gizli tanığı İlker Çınar, Hıristiyanlara yönelik gerçekleştirilen saldırıların arkasında TUSHAD’ın olduğunu ifade etti.
TUSHAD, yani “Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekât Dairesi” resmi olarak yok; tıpkı JİTEM gibi. Ama gayri resmi olarak, 1993’te Özel Harp Dairesi’ne bağlı bir birim olarak kurulduğu ileri sürülüyor.
Aralık 2012’de MİT’in Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderdiği belgede de Hrant Dink, Zirve ve Santoro cinayetini TUSHAD’a bağlı “Beyaz Kuvvetler”in işlediği iddiası yer almıştı.
Malatya Davasında müdahil avukatlar da bu iddiaları göz önüne alarak, Kozmik Oda Soruşturmasını yürüten savcıdan TUSHAD ile ilgili belgeleri istemişlerdi. O da cevap olarak, soruşturmanın selameti açısından o aşamada gönderemeyeceği cevabını vermişti.
Geçenlerde TUSHAD konusundaki gelişmelere dikkatimi çekerek bu yazıyı kaleme alma fırsatını veren Malatya Zirve Davası’nın avukatlarından değerli hukukçu Erdal Doğan, bu soruşturmanın bir an önce sonuçlanması için bekleyenlerden.
“Eğer TUSHAD adlı yapı tam anlamıyla kovuşturma konusu olursa, devletin şeffaflaşması daha fazla mümkün olacak. Ankara’da savcıların bu soruşturmayı bir an önce sonuçlandırması o bakımdan önemli” diyor.
Gerçekten de böyle bir sonuç, bir dizi başka davanın da aydınlanması, yakın geçmişe dair görüntünün netleşmesi ve devletin biraz daha saydamlaşması demek.
***
Adını koyalım.
Devletin içine sızmış unsurlarla falan değil özüyle, onun kuruluş ve örgütlenme biçimiyle, felsefesi ve işletim sistemiyle ilgili bir sorun bu.
Bu yüzden de derin devletin tasfiyesi, aynı zamanda mevcut devletin bütünsel bir dönüşümünü gerektiriyor.
İşimiz kolay değil, ama artık geri dönüş de mümkün değil.
Ya kazmayı daha derine vurup bu kirli ve karanlık dehlizleri tamamen ortaya çıkaracağız, ya da onun altında kalacağız.