Üç gün önce Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ'ye (TUSAŞ) yönelik PKK saldırısı, zamanlaması, hedefi ve mesajı ile terörle mücadelede bir dönüm noktası olacaktır.
Şehitlerimizin kanı elbette yerde kalmadı.
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), terör örgütü PKK/YPG'ye ait 120 hedefi vurdu.
Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyindeki hava harekâtlarında, 47 terör hedefinin vurulduğu, ilk belirlemelere göre 2'si üst düzey olmak üzere 59 teröristin etkisiz hale getirildiği belirtildi.
TUSAŞ tesisine yönelik saldırıyı bölücü terör örgütü PKK, üstlenmekte gecikmedi.
PKK bünyesindeki Halk Savunma Merkezi (HPG) açıklamasında, TUSAŞ'ın, "ürettiği silahlar" nedeniyle hedef alındığı öne sürüldü.
Saldırıyı yapan kadın teröristin, PKK'lı Mine Sevjin Alçiçek olduğu tespit edildi. Alçiçek'in, HDP Hakkâri merkez ilçe eşbaşkanlığı yaptığı ortaya çıktı.
PKK; ABD, İngiltere, Almanya ve İsrail'in kullandığı taşeron bir örgüt.
"TUSAŞ'ın ürettiği silahlar" elbette hedef şaşırtma.
Siyonist/Haçlı ittifakının asıl niyeti; gücü, iradesi ve kararlılığı ile bölgesinin parlayan yıldızı Türkiye'nin önünü kesmek...
DEM Parti ile ilgili iki hususu dikkatlere sunmak isterim.
Birincisi, teröristlerin PKK'lı olduğu, geçmişte HDP bünyesinde bulundukları bilindiği halde DEM Parti yöneticileri bir açıklama yapmıyorlar.
Biz yadırgamıyoruz. Çünkü Selahattin Demirtaş dâhil, bunlar PKK'yı bir terör örgütü olarak kabul etmiyorlar.
Bakınız aşağıdaki sözleri unuttuğumuz için, CHP Genel Bakanı Özgür Özel'in, Selahattin Demirtaş'ı cezaevinde ziyareti yadırganmıyor, hatta kendisinden medet umuluyor.
Selahattin Demirtaş, 24 Nisan 2012 tarihinde ABD'nin başkenti Washington DC'de bulunan Brooking Enstitüsünde katıldığı bir panelde aynen şunları söylemişti:
"Her şeyden önce, PKK 30 yıldan daha fazla bir süredir Kürt sorunu, Kürt halkının hakları için silahlı mücadele yöntemini seçmiş bir örgüttür. Biz PKK'yi silahlı bir halk hareketi olarak tanımlıyoruz. Biz bugüne kadar, 1990'dan bugüne kurulmuş hiçbir partimiz, PKK'yi terör örgütü olarak tanımlamadı. Ancak bizim PKK ile aramızda organik bir ilişki, organik bir bağ hiçbir zaman olmadı."
Son cümleye kanacak, aklı başında makul bir insan var mıdır Türkiye'de?
İkinci hususa gelince.
Önce, DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu tarafından TUSAŞ'a yönelik terör saldırısına ilişkin kınama açıklaması yapıldı.
Hem de, "Barış sinyallerinin verildiği günlerde böyle bir saldırının manidar bulunduğu" belirtilerek, "bu saldırıdan büyük üzüntü duyuyor, yaşanan acıyı paylaşıyoruz" denilerek...
Sonra alelacele ikinci bir açıklama yapıldı ve şu dendi:
"TUSAŞ tesislerine yönelik saldırının ardından başlatılan hava harekâtları, bölgede yalnızca şiddet olaylarının derinleşmesine neden olur... Sivillerin hedef alındığı askeri operasyonlar, uluslararası hukuk kurallarını da çiğnemektedir. Tüm tarafları diyalog ve barışçıl çözüm yollarını benimsemeye çağırıyoruz."
Şahsen, iç cephenin birliği, beraberliği, güçlenmesi için ben de yüreğimi koyuyorum.
Ancak biliyorum ki, PKK terör örgütü, PKK'nın partileri, bugünkü DEM Parti, bunlar kendi iradeleri olan yapılar değil.
Bunlar tıpkı FETÖ gibi ipleri ABD'nin, AB ağalarının, İsrail'in elinde olanlar...
Bunlarla bir şey konuşmanın şahsi kanaatim odur ki, çözüm adına bir anlamı olmaz.
Ancak PKK'yı desteklen partilere oy veren Kürt vatandaşlarımızın gönlünün kazanılması için her fedakârlık elbette yapılmalıdır.
Fakat en önemli konu şudur:
Usul esastan önemlidir. Milletimizin vicdanını yaralayan, aklını oynatacak kadar kabullenemeyeceği usuller, kaş yapalım derken göz çıkartmaya sebep olur...
Türkiye ile ilgili ABD, Batı Haçlı/Siyonist planları değişmediği sürece PKK değişmez, DEM Parti değişmez...
Güçlü Türkiye, kararlı Türkiye, sağlam iradeli Türkiye, bütün oyunları bozacaktır.
Dem Parti ile iş tutan CHP'ye de; ciğerlerimiz daha fazla yanmadan bir daha düşünmeyi tavsiye etmeli, bir daha kuvayımilliye gerçeğini hatırlatmalıyız.