Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar Batıcılaşma uğruna Türk'e yeni bir kimlik bulma derdine düştüler: İslam'dan arındırılmış garabet bir varlık.
Üstad Necip Fazıl Kısakürek işte bu noktadan itirazını "Türk, Müslüman olduktan sonra Türk'tür." diyerek yapar.
Üstad'da Türk vurgusu hâkimdir çünkü bu toprakların aslî unsuruna bir deli gömleği giydirilmeye karşı mücadele vermektedir.
Üstad'ın bu tavrını anlamayan bazı İslamcı çevreler Üstad'ı ırkçı veya ümmetçi olmamakla suçlama zavallılığını göstermişlerdir. Üstad bir yandan Batıcı rejimle mücadele ederken diğer yandan da bunlarla mücadele etmiştir.
"Varlık sebebim" dediği İdeolocya Örgüsü adlı eserinde Üstad Türk'ün kimliğini çerçevelemiştir: "Türk bizim nazarımızda, belli başlı bir inanış, bağlanış, düşünüş, seziş, hatırlayış, duyuş, davranış (...) içinde bir iman, mukaddesat, tefekkür, tahassüs, hayal, hatıra, meşrep, eda ve lisan birliğinin ördüğü, tek nüshalı ve şahsiyetli bir ruh nescinden ibarettir."
Son günlerde Türk'ün kimliği hususunda tekrar aynı tartışmalar yaşanmakta. Batıcısı, kafatasçısı vb. Türk'ten İslam'ı ayırma telaşesinde. Ruhu bedenden ayırma ahmaklığını gösteriyorlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi"nde yaptığı konuşmada bu mevzuya da değinip Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in Türk'ün tanımlamasını dile getirdi: "Biz, asırlar boyunca İla-yi Kelimetullah'ın sancaktarlığını yapma şerefine nail olmuş bir milletin mensuplarıyız. Atalarımız, İslam'ı sadece kendi hayatlarına tatbik etmekle kalmamışlar, aynı zamanda yeni fetihlerle yayılmasına da hizmet etmişlerdir.
Kur'an ve sünnete sıkı sıkıya sarılan, İslam'da adeta kendini bulan ecdat; "Allah Allah" nidalarıyla huzuru, adaleti, emniyeti, güveni, barışı ve kardeşliği üç kıta, yedi iklime kadar ulaştırmıştır. Zaman zaman hadisle alay eden, hadisi küçümseyen bazı kendini bilmezleri hep görüyoruz, duyuyoruz ama biliyorum ki sizler bunlara zaten gereken dersi verecek ve hepimiz Kur'an'a, hadise sıkı sıkıya sarılmak suretiyle bugüne kadar İslam nasıl güçlü şekilde gelmişse bundan sonra da güçlü şekilde kıyamete dek gidecektir.
Yaklaşık bin yıldır Türkler İslam'ı, İslam da Türkleri muhafaza etmiş; Türkler İslam'ın, İslam da Türklerin kılıcı olmuştur. Tarih kitaplarına şöyle bir göz attığınızda karşınıza çıkacak hakikat şudur: Türk demek, aynı zamanda Müslüman demektir.
Üstat Necip Fazıl, bu gerçeği, çarpıcı bir dille bakınız nasıl ifade ediyor: "İçi alev alev Müslüman, dışı pırıl pırıl Türk ve içi dışına hâkim, dışı içine köle... Yeni Türk neslinin maya çanağı olmak ehliyeti hangi topluluktaysa ben oradayım. Allah'ın inayeti ve resulünün ruhaniyeti bu yoldakilerin üzerinde olsun!.."
Ülkenin en üst makamından seslendirilen bu hakikatler inşallah ders kitaplarına yansır da yeni nesil kimlik sahibi olarak yetişir, rotasını şaşırmaz!