İran’ın, Türkiye’nin ağırlığı olduğu bölgelerde uydu üzerinden yayın yaptığı kanallarla algı oluşturduğunu, mezhep üzerine yayıncılık yaptığını ve bunu tek kanalla değil, TÜRKSAT’taki bir kaç İran eğilimli ve destekli kanallar üzerinden gerçekleştirdiğini, bir arkadaşımın uyarısı üzerine araştırdım.
Ne ilginç değil mi? İran hiç uzağa gitmeden, Türkiye’nin TÜRKSAT’ı üzerinden, Türkiye dâhil tüm bu coğrafyadaki bölgelere mezhep ayrımcılığı üzerinden yayınlar yapmakta. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı; ısrarla mezhep bölücülüğüne karşı çıkarken, “Benim ‘Şii - Sünni’ diye bir dinim yok. Dinim İslam” diye üstüne basa basa siyaset inşa etsin, lakin TÜRKSAT üzerinden, belki de hiç dikkat çekilmeden, bunca sinsi Acem oyunu propagandası yapılması, dikkatlerden kaçsın!
TÜRKSAT’ta, İran kokulu siyaset ve mezhep ayrımcılığı üzerine yayın yapan birkaç kanal var. Bu kanalların başında, Kudüs ve Kanal 12 gelmekte. Bu sadece örnek vereceğimiz iki kanal. Kanal 12’de; hem Türkiye Türkçesinde, hem de Azerbaycan Türkçesinde yayın yapılmakta. Türkiye ve Azerbaycan’ın köylerine kadar inerek, halkla temas halinde bir zihniyet ile İran politikalarının temelini oluşturan mezhep kavramı oturtulmakta. Aslında “İslam” diye bir dert yok ortada! Sadece mezhep üzerinden işletilen bir proje var.
FETÖ yıllarca, Türkiye adının arkasına saklanarak, nasıl ki sinsi Amerikan projelerine çanak tuttu! Şimdi de İran; Türk dünyası üzerinden aynı nitelikli, lakin İran - Fars devleti anlayışına hizmet gösteren zemin inşa etmekte. Dehşetli olan da odur ki, bunu TÜRKSAT üzerinden yaptırmakta!
“Haşdi Şabi propagandası” yaptırıp, Irak’ta mezhep çatışmasını körükleyen bir tutum sergilenmektedir.
Şimdi çağımız dünyasında, savaşların sadece silah, tank ve uçakla yapılmadığını en iyi bilen coğrafyanın evlatları olarak, bu durumun ileride bizi daha da farklı sıkıntılara muhatap edeceğini görmemiz lazım. Azerbaycan; neredeyse bu kanallar üzerinden, İran etkisine terk edilmekte. Bu yayıncılık anlayışı ile şehir şehir, köy köy alana inilmekte. Tehlike şu ki; bir gün uyandığımızda anlaşılacak, İran bölgeyi hiç savaşmadan, çok para harcadığı televizyonlar üzerinden teslim almış olacak. Özellikle Osmanlı - Safevi ayrışımı üzerinden, ciddi bir propaganda makinası devrede. “Bu kanallara dikkat” derim.
TÜRKSAT’a uzanan, masum televizyonculuk ellerinin kesilmesi veya yayıncılık anlayışında belli bir sınır tanımlanması şart olmuştur. İran’dan korkulur cidden. O’nun Acem oyunlarından doğan zararı, en fazla Türkiye hinterlandı bölgelerin göreceğini, görmemiz için illa da yeni bir devrim yaşamamız gerekmiyor!