Türkiye aleyhinde yapılan yorumlar, yurtdışından belirlenen ve medya üzerinden yapılan algı operasyonları, Almanya, Fransa, İngiltere, ABD’nin yanı sıra İsrail, İran, Rusya gibi ülkelerin medyasında, aynı başlıklarla aynı yönlendirmeyle saldırının ismini bulmaya gayret ettim.
Rusya, İran, Fransa, Almanya, İsrail basınında, ne kadar aynı cümlelere rastladım bilemezsiniz.
Türkiye’nin Kürtleri yok etme politikalarından tutun da, aklınıza gelen saçma olarak baktığınız ama hayretle bu kadar da olmaz dedirttirecek türden iftiralar...
“Kimler yapıyor, kimlere yaptırıyor ve neden yaptırıyor bu senaryoyu” sorusu önemlidir elbette!
Bu senaryoyu yazanları, Türkiye’nin yeniden DİRİLİŞ felsefesinin toplumda bu kadar karşılık bulması şaşırttı. Ne de olsa Osmanlı gibi bir cihan devletini elbirliği ile çöktürmekle kalmamışlardı, kendilerince toplumu da paraya ve maddeye bağlı, düne kadar manevi hedefleri ve mefkuresi olan Anadolu’daki insan profilini de bozmuşlardı hesaplarınca. Araplara düşman, Orta Asya ve Türkistanlılara uzak ve Kafkasyadakilerle ise ayrılık yazısına alıştırılmışlardı nasıl olsa.
Sadece türküde, şiirde, bir de tarihi mimari yapılarda nostaljik duygularla yaşaması yeter demişlerdi.
Tabii ki bu minvalle, gidişattan pek memnundular. Ta ki Türkiye, ona yazılan bu kitabı okumayı elinin tersiyle reddedene kadar. Her şey topyekün değişmeye başladı.
Türkiye’nin lideri; dünyayı, tarzı ve tavrı ile hem hayretlendirdi hem de kıskandırdı. Borçsuz, iç sorunsuz, istikrar limanı yaptı bu lider ve arkadaşları Türkiye’yi.
Bu ülkede istikrarın bozulmasını isteyen “ne olursa olsun bir tek Erdoğan kaybetsin” zihniyeti ile olaya bakanlar, ülkeyi hükümetsiz olmaya mahkum edenler, her şeye “hayır” deyip Davutoğlu’nu PKK destekli HDP ile bir masaya oturtmaktan siyasi gelecek planlayanlar, din adıyla işe başlayan fakatşeytanın ordusu olan Pensilvanya çetesinin çevirdiği filmler... Bu tabloda yok, yok gibi. Maalesef bazı medya kurumları da bu Alman, Fransız, İran, İngiliz, Yahudi, Rus oyununun piyonu rolünde. Evet... Tablo feci. Lakin “bu durum nasıl değiştirilir” sorusuna yanıttır esas mesele. Türkiye’nin gerçeklerini anlatan, Türkiye’nin dostu, yazar, aydın, medya neden yanında yok? Neden Türkiye’nin lobi çalışması, yeniden dirilme yoluna girmiyor. Paralel çetenin eline terk edilen Türkiye’nin dostlarının, yeniden toparlanmasını neden Yurtdışı Türkler ve TİKA gibi kurumlar farklı değerlendirmiyor. Neden aydınlar ocakları, TOBB, yazarlar cemiyetleri, gazeteciler birlikleri, milli iradenin yanında safını tutan STK’lar, medya kurumları bu projeyi gözden geçirmiyor. Türkiye’nin ciddi ve kalıcı projelere ihtiyacı var. Neden İran’ın, Rusya’nın bu kadar baskılarına rağmen, onların ağzıyla yazan-çizen Avrupalı, Amerikalı yazarlar, aydınlar, sanatçılar vardır da, bunu Türkiye oluşturamamış! Oluşturmuşsa, neden bu dostların, bu algının önüne geçen yazısı, söyleşisi ve kitabı yok! Şimdi bunları yapma zamanı. Paralelin eline terk edilen, şimdi de Türkiye aleyhine dönüştürülen bu projeler, yeniden milli mefkure bilinciyle dizayn edilmeye mahkumdur.