İdlib operasyonuna bir de ileride Afrin eklenirse, tam da Akdeniz'e uzanan bu hatta oluşturulan yeni İsrail devletinin arzularını, Kürt kozu üzerinden gerçekleştirmesine engel oluşacaktır.
Bu coğrafyada bulunan asli unsurların hepsi, kim varsa bu coğrafyanın kaderini belirlemekte devreye girerse, bunu da fay hatlarına zarar vermeden, etraftaki herkesin rızası çerçevesinde gerçekleştirirse, buna kimsenin diyecek sözü olmaz. Lakin acı olan o ki; sözde Kürt kozu kullanılarak, birilerinin siyasi geleceği hırsına kaptırılan bir yalan dizisi söz konusudur.
Barzani'nin hatası tam da bu noktadadır. Yıllarca Barzani'ye ve oradaki Kürt kardeşlerimizin istikbali için elinden geleni yapan Türkiye'nin siteminin altında yatan, "böyle bir kurguya nasıl alet olursun" sorusudur. İsrail'in bu coğrafyada, Kürt kardeşlerimiz üzerinden bir şeye kalkışması sizce de manidar değil mi? Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi'den nefret eden bir siyasi aklın, genelde alemi İslam'ı, özelde ise Kürtleri kullanarak, devreye böyle bir sinsi oyunu sokması, hiç sorgu gerektirmez mi?
Barzani'nin siyasi çıkmaza girdiğini, Suriye'de terör örgütü YPG ve PYD'ye tanınan siyasi kimlikler sonrası, "Barzani devredışı kalmasın diye, böyle bir çığlığa imza attı" diyenler de yanıldı değil mi?
Oysa görünen başka bir şey oldu! Tam da bu algı üzerinden PKK-PYD hattını göstererek, Barzani'nin her tutumuna razı getirmek operasyonu ile güne uyandık galiba!
Barzani'nin tam da böyle bir ortamda "referandum" demesi ve bunu ısrarla dayatması, Suriye'deki kanton kurgusuna, kendince Irak'tan parça ile monte edilmesi planına ek olacağının hedeflendiği, şimdi net gözükmektedir.
Akdeniz'e kadar uzanan enerji hattına ek olarak, İpek Yolu ticari hattını engelle!
Ne kadar anlamlıdır değil mi?
"Mezhep çatışması beklentilerine bir de etnik çatışma eklersek, tadından yenmez" diyen İsrail'i görür gibiyim.
Erdoğan'ın hamlelerine bakıyoruz şimdi. Önceki gün, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşme sonrası yaptığı açıklamadaki bir cümle, çok dikkatimi çekti.
"Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Suriye ve Irak politikalarında, tutarlılık ve karar görünmektedir. Cumhurbaşkanı çok yönlü olarak olayları takip ediyor. Olaylara vakıf hale gelmiş ve kararlı bir davranış içerisinde bulunuyor."
Bu konuşmanın "çok yönlü olayları takip ediyor" cümlesi, çok anlamlı ve kesin tespit olarak okunmalıdır. Bölgede oluşturulan yeni gelişmelerin dışına itilme, sadece bu değil, itilirken sana ait hissettiğin tüm değerlerin de içini boşaltarak ortadan kaldırma operasyonu ile karşı karşıya olduğumuzu da göz önünde bulundurursak, Bahçeli'nin Erdoğan'la ilgili bu cümlesi, esasında fazlasıyla bize yorum malzemesi vermektedir.
İyi niyetle bakan herkes, buradan gereken tabloyu görebilir zaten.
İsrail'in, bu coğrafya kan gölüne itilirken ki sessizliğinin ardından, bu kadar yüksek ses çıkarması, saklanılan esas niyetin sinyalini iyice ortaya koymaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti; kendisinin geleceği ve tüm gönül coğrafyasının geleceği için, esas ve tek bayraktardır. Bunu coğrafyanın tamamını kapsayan politikaları ile zaten teyit etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın feryadının altındaki dürtü, bildiklerimiz kadar bilmediklerimizin varlığıdır. Dolayısı ile Barzani'ye yönelik yaptığı sitemi, "Kürt kardeşlerimize yöneliktir" diye lanse eden de, ettiren de, Amerika-İsrail operasyonunun bir parçasıdır. Türkiye'nin; Kürtlerin de, Türklerin de, Arap, Fars, Türkmen kim varsa, bu coğrafyadaki tüm asıl unsurların geleceği için bu sinsi planı durdurma çabasına destek vermek, İslam dünyasının tamamına, bu haçlı zihniyetin kölesi olmaktan sıyrılma sonucuna destek vermek, anlamı taşımaktadır.