Duydum ki bazıları, Türkiye Hükümeti’ne “Rusya ile aranızı düzeltin” ayarı vermeye kalkmış. Bu beyan güzel bir şey diyemem! Çünkü Rusya önemli pazar ve o pazarda olmalıyız. Lakin Türkiye’nin tutumunun, arayı düzeltmek için olağanüstü kaliteli ve şık olduğunu, aksine Rusya’nın her geçen gün Türkiye konusunda daha da çirkinleştiğini görmekteyiz. Dertleri bellidir. Şimdilik Suriye’de, Türkiye’yi by-pass etme çabası. Acaba Türkiye, kendi iç ve dış güvenliğini hiçe sayarak mı Rusya ile arasını düzeltmelidir?
Rusya durmadan Türkiye aleyhindeki tutumunu zinde tutmaktadır. Hele geçen gün, Avrupa Parlamentosu’ndaki Rusya temsilcisinin, “Suriye meselesinde, Türkiye’nin teklifine destek verilmemelidir” talebini dile getirmesi, hiç mi bir anlam taşımıyor?
Putin’in; Türkiye ile özellikle Erdoğan’la uğraşmasının temel hedeflerinden birisi, bu durumu kendi menfaatine dönüştürmek için kullanma amaçlı olduğunu görmek çok mu zor? Putin, Türkiye’ye ve Erdoğan’a kafa tutmasıyla, Hristiyan kulübüne mesaj veriyor esasında. Kendi sıkışmış durumunu, buradan kurtarmaya gayret ediyor. Yani bu durumdan, kendince pazarlık için nemalanmak arzusunda.
Uçak krizi sonrası, iki de bir Türkiye’nin İslamlaştırıldığını dile getiren Putin’in bu mesajının esasında, Batı dünyasına yönelik olduğunu ve sıkışmış paçasını kurtarmak için bu tezini güncellediğini ve ayrıca ikiyüzlü olduğunu görmek için fazla araştırmaya gerek yoktur. Adama sormazlar mı, kriz çıkana kadar, “Erdoğan adam gibi adam” diyen sen değil miydin? Türkiye’yi her ortamda öven, hükümetin siyasi iradesini yüksek kelimelerle metheden sen değil miydin? O zamanlar İslamlaştırılma yoktu da, uçak düşürülme olayından sonra mı Türkiye’nin İslamlaştırıldığını görme kabiliyetine sahip oldun! Siyasi yalancı, ya da sıfır öngörülü mü?
Putin hâkimiyette kalmak için, her türlü uçları kullanmaya hazırdır. O kadar geleceğinden endişeli ki Kadirov ve ekibine ayrıca ihtiyaç duyuyor. O yüzden Kadirov’un, Moskova’nın merkezinde kestiği başa hesap sorulmamaktadır. Onların zulmünden kaçıp, canını kurtaran Çeçen mücahitlerin ise sorgusuz sualsiz kellesi gitmektedir. Rusya bizimle kavgasını hep zinde tutmaya gayret edecek. Lakin ekonomisi farklı şeyi dikte etmektedir. Evet, gönül ister ki Rusya’yla sıkıntı çözülsün. Ama kimseye de, bunun için yalvaracak durumumuz söz konusu olamaz.
Rusya’yla ilişkileri geliştirme için hareket etmek lazım. Lakin bunu, ülkenin siyasi iradesini hiçe indirerek değil. Bu devletin menfaatini gözeterek yapılmalı. Toplumlararası dayanışmayı pekiştiren projeleri destekleyerek yapılmalı. Madem TÜSİAB, Rusya’yla iyi ilişki arzu ediyor. Güzel, alana insinler. Hükümetlerin açtığı yoldan gitmek güzel ve doğaldır. Lakin bazen de devletin imajını zedelememek ve küçük düşürmemek şartıyla, devreye girme ve alan çalışması yapma iyi niyetini ve de inisiyatifini kullanmak lazım. Bunu yaparken de devlet menfaatlerini gözetmek gerekir. Hükümete ayar verme gayretinin bir ucunun da Putin’e yaradığını görmedik zannetmeyin! Putin’in Rusya’sında, iş dünyasından birileri kalkıp, “ülkesine böyle bir ayar verebilir mi acaba?” sorusunu da, kendi kendimize soralım.
Onun için, bu güzelim ülkemizin demokratik işleyişinden bahsederken, böyle basit sorulara vereceğimiz net yanıtlarla, aslında Türkiye’deki demokratik tabloyu gözler önüne sermiş oluruz.
Rusya konusunu ne şimdi, ne de uzun vadede de gündemden hiç düşürmemeliyiz. Dahası da var. Bugüne dek hiç yapmadığımız kadar, oraları konu ve konum edinmeliyiz...