Lise yıllarımda felsefe ve sosyoloji öğretmenim Yusuf Bey; "Aradığın cevapları bu kitapta bulabilirsin." demiş ve elime tutuşturmuştu: Türkiye'de Ruhçu ve Maddeci Görüşün Mücadelesi... Süleyman Hayri Bolay'ın bu kitabı 80 kuşağına yansımış tartışmaların geçmişini anlamak bakımından bir lise talebesi için anahtar kitaplardan biriydi.
Toplumları kuşakların gözüyle anlayabiliyoruz. Her kuşağın kendine has problemleri olduğu gibi idealleri de değişkenlik gösteriyor. Geçen yüzyılda gençlerimize iki rol model sunulmuştu. Tevfik Fikret ve Mehmet Akif'in münakaşalarında iki farklı eğilimin somutlaşmış ve karakterize edilmiş hali önümüze kondu. Bir tarafta Haluk, diğer tarafta Asım. Aslında her ikisi de Batı karşısında geri kalmışlık duygusunun tezahürüydü. Haluk tam bir Avrupalı gibi olacaktı, Asım ise Avrupa'dan yalnızca Batı'nın ilmini alıp yurda dönecekti. Zaman bununpek de mümkün olmadığını, Batılılaşmanın topyekun bir etkileşim olduğunu bize yavaş yavaş öğretti.
Türkiye'de farklı eğilimler varlığını sürdürecek ve belki geçen asırdan kalma iki akımın çekişmesine biz bir müddet daha tanık olacağız. Ancak gerçek hayat bize başka şeyler söylüyor ve gerçek hayatta başka hikayeler yazılıyor.
Yakın dönemde Türkiye önemli bir bilim insanıyla tanıştı. Mardin'in Savur ilçesinde doğan 8 kardeşten birinin adı, Aziz Sancar'dı. Mardin Lisesi'ni bitirmiş ardından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden birincilikle mezun olmuştu. Aldığı bursla ABD'ye gitmiş ve bilimsel çalışmalarını orada yürütüyordu. 2015 yılında Nobel Kimya ödülü ile gündeme gelen Aziz Hoca Türkiye'ye bağlılığı ile dikkatleri çekti ve birilerini şaşkına çevirdi.
Aziz Sancar özel biriydi. Yurtdışında okuyup Türkiye'ye tepeden bakan biri değildi. Geçmişiyle barışıktı. Aziz Hoca Mardin'deki aşiret kökenini inkar etmiyor, ülkücü gençlik yıllarından bahsediyor, Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyete bağlı, North Caroline'da açtığı Türk Evi için para harcayan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı ziyaret edip saygı gösteren, çok uzaklarda yaşamasına rağmen yüksek vatan sevgisini dile getiren enteresan biriydi. Oysa çok zamandır Türkiye'de kutsallar ve değerler çatıştırılıyor, kimlikler, aidiyetler, meşrepler üzerinden insanımız birbirine ötekileştiriliyordu.
Aziz Sancar Türkiye'ye umut verdi. Çalışınca başarının kaçınılmaz olduğunun en somut örneğiydi. Hala günde 12 saat çalışan Aziz Hoca, geçtiğimiz hafta Semerkand'a gitti, Türk dünyasının parlayan kalbi Özbekistan akademisine ve gençlerine umut verdi. Ayağının tozuyla Teknofest'e katıldı. Gözlerinde umudun ışığı vardı. 1971 yılında ayrılıp gittiği Türkiye ile 2021 yılındaki Türkiye'yi karşılaştırıyordu. 50 sene evvel ayrıldığı yurduna gururla geliyor ve bütün makamlar onu ayakta karşılıyordu. Şimdi gençlere umut olma zamanıydı ve genç bir mühendisin elini tuttu.
Şimdilerde Türkiye'de gençlere umut veren Teknofest'in mimarı Selçuk Bayraktar oldu. Bu genç mühendis Özdemir Bey ve İktisatçı Canan Hanımın oğludur. Haluk ve Selçuk kardeşler iyi bir mühendislik eğitimin ardından babalarının yolunda giderler ve atölyelerinde sabahlayarak zor günlerden geçerler. Türkiye'nin teknoloji yolculuğunda çok büyük fedakarlıklar yapan aile bu süreçte bir de mensubunu kaybetti. Stratejik bir alanda çalışmanın bedellerini fazlasıyla ödeyen aile, azim ve sabırla bu kritik sektörde otuz yılı aşan bir mesaiye sahip.
Bugün itibariyle Teknofest, ailenin çok büyük emekler verdiği ve herkesin bildiği İHA, SİHA projelerinden daha önemli bir organizasyonun adıdır. Organizasyonda yer alan planetaryum, hava araçları sergisi, balon araçları, kara araçları sergisi, rüzgar tüneli dikkatimizi çekiyordu. Ancak stant etkinliklerindeki bazı başlıklar bu işin nereye gittiğini bize göstermekte. Robotik eğitim aktivitesi, güneş fırını, hidrolik robotlar, deprem simülatörü, yapay zeka ile öğrenme, otonom araç, akıllı garaj, mikroplastiklerin tespiti, tohum atölyesi, atık sulardan renk giderimi gibi başlıklar gençlerimizin, okullarımızın, kurumlarımızın enerjisini gösteriyor.
Biz başaramayız, bizden bir şey olmaz denilen bir ülkede, yeni dünyanın ihtiyaçlarına ve yeni icatlara giden yolun adı oldu Teknofest. Onlarca ülkeden binlerce gencin katıldığı bu organizasyon T3 Vakfı'nın etrafında şekillenmişti. Organizasyonu farklı şehirlerde ve başkentlerde düzenleyerek Türk gençlerine başarma duygusunu aşılamak gerekiyordu.
2019'da Gaziantep'te düzenlenen Teknofest önümüzdeki yıl Samsun'da düzenlenecek. Sırada kim bilir hangi şehirler ve başkentler var: Erzurum, Sivas, Bakü, Lefkoşa...
Türkiye'de marjinal eğilimler ve politik merkezler için geçen yüzyıldaki tartışmaları bugüne taşımak bir kazanç olabilir ancak hepimize faydası olacak gerçek ise, Aziz Sancar ve Selçuk Bayraktar'ın gençlerimize bilim insanlarımıza rol-model olmasıdır. Onlar siyasal zemine çekilerek yıpratılmak istenseler de bütün tartışmaların ötesinde, ülkemizde bilim ve teknolojiyi gündeme getiren, vatan sevgisiyle donanmış birer hazinedir. Gençlerimize onların inancını, azim ve kararlılıklarını, başarılarını, vatanseverliklerini rol model olarak sunmak hepimizin görevi. Peki bu ülkenin yazarları, yönetmenleri, gazetecileri bu durumun yeterince farkında mı? Onlar Türkiye'ye umut verenler...