Deneyimli gazeteci ağabeyimiz Suudi Arabistan’daki ABD darbesini anlattığı yazısını, Türkiye’yle ilgili bir göndermeyle tamamlamış.
Suudi Arabistan’da “o işler” oldu, doğru.
Koskoca devlet, “kapalı darbe”den sonra (yani, yeni Veliaht Prens eliyle) tamamen ABD yörüngesine girdi ve “var olması” karşılığında “Müslüman Kardeşler” diye bir düşman edinmesine izin verildi (!).
Suudi Arabistan’la ilgili “pişirilenler” bunlar.
Deneyimli gazeteci ağabeyimiz bu vetireyi anlattıktan ve NYT’deki “yürek yakıcı” değerlendirmeleri aktardıktan sonra, sözü bir başka gazetedeki (Washington Post’taki) Türkiye aleyhtarı “zehir zemberek” yazıya getiriyor ve (özetle) şöyle diyor: “Türkiye’ye karşı da bir şeyler pişiriyorlar.”
Deneyimli gazeteci ağabeyimizin cümlesi şöyle: “Bir şeyler pişiyor diye düşündüren bir yazı...”
Bunu bir “uyarı” olarak mı okumalıyız?
Ben böyle olduğunu düşünüyorum.
Herhalde “temennisini” dile getirmiyordur.
Müttefikimiz, böyle düşündüren (böyle düşünmemizi sağlayacak) yığınla eylemin altına imza attı. Hâlâ bir şeyler pişirme peşinde olabilir. Bizim için “şaşırtıcı” değil. Ama böyle düşünmemiz için, ille de Washington Post’a bakmamız, satır aralarını didiklememiz gerekmiyor. Baştan itibaren Amerika Türkiye’de bir “yönetim değişikliği” arzuladığını (bir darbe peşinde olduğunu) ima eden tutumlar sergiliyor ve bunu gizlemiyor bile.
Çünkü bu sadece “düşüncede kalan” bir arzu değil.
Düşüncede kalsaydı (yani “bakın, neler de pişiriyorlar” dedirten bir gizli arzu olsaydı ve sadece demoklesin kılıcı gibi tepemizde sallandırılsaydı), deneyimli gazeteci ağabeyimizin “uyarı” sadedinde söylediklerini dikkate alabilirdik. Daha doğrusu, “bir şeyler pişiriliyor” düşüncesinin yeni ve güncel bir tehdide işaret ettiğini düşünebilirdik.
Böyle düşünemiyoruz.
Şöyle düşünüyoruz:
Daha ne pişirecekler?
Bu ülkede darbe bile yaptırdılar. Cumhurbaşkanı’nı öldürmeye kalkıştılar. Mutemet dostları aracılığıyla TSK’da büyük bir tasfiye hareketine giriştiler. Kredi derecelendirme kuruluşlarını devreye sokarak ekonomik darbeye yeltendiler. Türkiye’ye karşı terör örgütlerini silahlandırdılar. İstanbul ve Ankara’da patlayan DEAŞ bombalarının “gizli sponsoru” olduklarını itiraf ettiler. Döviz kuru üzerinden manipülasyon yaptılar...
Daha ne pişirecekler?
Bu demek değil ki, Türkiye’deki yönetimi değiştirme arzularından vazgeçtiler.
Saldırılarını farklı enstrümanlarla ve daha sofistike yöntemlerle devam ettiriyorlar, ettirecekler.
Saldırılarında koçbaşı olarak kullandıkları FETÖ liderini ve bazı terörist grupları himaye ettiklerine (ve silahlandırdıklarına) göre, “bir şeyler pişirme arzuları” hâlâ geçerliliğini koruyor.
Dolayısıyla, deneyimli gazeteci ağabeyimizin “uyarı” sadedinde söyledikleri (hatta “iyi niyetle” söyledikleri) önem arz etmiyor.
Korkutmayı ya da ayağımızı denk almamız gerektiği gibi bir sonuç çıkarmamızı düşünmüyorsa, boş bir yazı olmuş.
Hoş ama son tahlilde “boş” bir yazı...
HAMİŞ
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Münbiç’in PYD’den arındırılacağını, bölgenin güvenliğini Türk ve ABD askerlerinin sağlayacağını açıkladı... Demek ki sadece Amerika değil, biz de “bir şeyler pişiriyoruz” ve ortaya böyle sonuçlar çıkarıyoruz.