Bir haftadır kimimiz medyadan kimimiz bizzat yerinde paylaştık Teknofest (İstanbul Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali) heyecanını. 29 Ekim'de açılacak olan yeni havalimanında 20-23 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilen festival daha ilk senesi olmasına rağmen yarım milyondan fazla ziyaretçiyle buluştu.
Teknoloji yarışmaları, Teknofest'in en önemli ayağını oluşturdu. Havacılıktan otomotive, su altı araçlarından alternatif enerjiye uzanan geniş bir alanda yaptıkları çalışmaları tanıtma imkanı buldu gençler.
Festivalin amacı da zaten Türkiye’de gençlerin millî teknoloji üretme ve geliştirme konusuna ilgisini artırmak ve bu alanda çalışan gençleri desteklemek...
Lise, üniversite ve üzeri öğrencilerin katıldığı, Türkiye'nin çeşitli yerlerinde yapılan İnsansız Hava Aracı, Roket, İnsansız Su Altı Sistemleri, Yapay Zeka, İnsanlık Yararına Teknoloji, Model Uydu gibi alanlarda ürettikleriyle dereceye girenler Cumartesi günü Başkan Erdoğan'dan ödüllerini aldı.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tören vesilesiyle yaptığı konuşmada bence en önemli nokta teknoloji üretimi ve bağımsızlık arasında kurduğu ilişkiydi. "Bağımsızlığın gerçek şartı teknoloji üretip satabilmektir. Son yıllarda yaşadıklarımız bize bazı uyarılar yapıyor" dedi.
Türkiye'nin bu alanlara yatırım yapmaya başlaması aslında Türkiye'nin nihayet bağımsızlaşma iradesi göstermesiyle mümkün oldu. Devrim arabasından Hürkuş'a kadar âkim kalmış nice niyet ve çabadan sonra milli ve yerli girişimciyi, "babayiğitleri" bulup destekleyen, ön açan bir siyasi irade ortaya çıktı.
Daha önceki girişimlerin neden üretime dönüşmediğinin hikayesi ise ibretliktir. Yerli ve milli teknoloji üretimine teşvik ettiğimiz gençlerin bu ihanet tarihini de öğrenmesi gerekir. Dönemin darbeci askerlerinin "Olmaz, yapamazsınız" demesine rağmen Devrim arabasının Prof. Necmettin Erbakan ve arkadaşlarının ısrar ve gayretiyle, imkansızlıklar içinde ama sadece 130 günde nasıl yapıldığını fakat halka sunulacağı gün haince bir planla yakıtının boşaltılması suretiyle çalışamaz hale getirildiğini, sonra da gazetelere "Rezalet" diye manşetler atıldığını anlatmak gerek.
Balkan Savaşı ve 1. Dünya Savaşı'nda uçak mühendisi olarak görev yapan, Milli Mücadele'de savaşan ve ilk Türk yapımı uçak olan Vecihi K VI'yı üreten Vecihi Hürkuş'un Nuri Demirağ tarafından desteklenen çabasının nasıl sabotajlara kurban edildiğini iyi öğrenmeli gençlerimiz.
Şimdilerde İHA, SİHA, ATAK helikopteri ve gibi Hürkuş da Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmeye başladı.
Bu ihanet tarihi anlatılmalı ki gerçek vatanseverlik neymiş bilsin gençler. Kuru gürültüyle milliyetçili olunmayacağını, milletini, ülkesini sevmenin ona güç ve değer katmakla mümkün olacağını öğrensin. Ve tabii ancak adanmışlık, özveri ve çaba ile bunun başarılabileceğini de.
İcat çıkaran yeni nesil
Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Başkanı Selçuk Bayraktar'ın çabası ve heyecanı da Teknofest'e yansıdı. Baykar Makine'nin ürettiği İHA ve SİHA'ları anlatırken duyduğu heyecanı, herkese geçirmeyi başardı Selçuk Bayraktar.
Gençler için adeta rol model oldu. Adanmışlığın, azmin, heyecanın ve samimiyetin nasıl bir etki yarattığını gördük onun gözlerinde. Şimdi hangi okula gitseniz İHA, SİHA, roket, yazılım, uzay teknolojileri falan konuşuluyor. Gençler icat çıkarma peşinde. Örneklik ne kadar önemliymiş, başarıya ne kadar ihtiyacımız varmış meğer...
Teknofest Türkiye'ye iyi geldi gerçekten...
Şimdiden okullar teknoloji takımlarını oluşturmaya, Teknofest'in ikincisi için hazırlık yapmaya başladı bile...