Tarihte yollar her zaman toplumların can damarı olmuştu. Roma İmparatorluğunda, "bütün yollar Roma'ya" çıkıyordu. Yol ticaret, güvenlik, kültür, bilim akışı demekti. Osmanlı Devletini de besleyen yine yoldu. Baharat Yolu ve İpek Yolu iki önemli can damarıydı. Batılılar, coğrafi keşiflerle yeni yollar icat ettiler. Bu icat ettikleri yollarla Osmanlı yollarını aşıyorlardı. Okyanus üzerinden Afrika ve Hindistan'a gittiler. Böylece tarihi Osmanlı yolları önemini kaybetti. Ticaret yolları üzerinde kurulan şehirlerimizin zenginliklerinde gerileme başladı. İş göçü ilk defa bu şekilde ortaya çıktı. Yüzbinlerce insan Amerika'ya göç etti. İmparatorluğumuz, bu yollardan elde ettiği zenginlik kaybıyla gücünü de kaybetti.
Şimdi Türkiye yeniden "yol atılımlarında" bulunuyor. Kuzeyden Zengezur Koridoru ve Ortadoğu'da da Kalkınma Yolu ile bunu somutlaştırıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın son Irak ziyareti bu açıdan büyük bir önem taşıyor. İpek Yolu, yeniden canlanıyor. Basra Körfezi ile Anadolu, Balkanlar ve Akdeniz birbirine bağlanıyor. Kuveyt'ten başlayarak Irakta Bağdat, Necid, Kerbela, Musul üzerinden Anadolu'ya ve İstanbul'a uzanan bir yol. Türkiye, yeniden Doğu ile Batıyı bir birine bağlayan bir yol icat etti. Demir yolu ve oto yolu inşa edilecek. Irak, Akdeniz ve Anadolu birbirine entegre hale gelecek. Büyük bir ticaret ve enerji müktesebatı doğuyor. Irak da, Türkiye de bundan yararlanacak.
Kalkınma Yolu, her şeyden önce Türkiye'nin yol açılımını anlatıyor. Yol üzerinden giderek Ortadoğu'da yeni bir barış ve ufuk ortaya koyuyor. ABD, Çin ve Rusya olmadan kendi potansiyel ve ufkuyla bir proje ortaya koyuyor. Irak ile beraber Ortadoğu'da yeni bir perspektif geliştiriyor. Türkiye, hakikaten oyun kuran bir özgüvenle Ortadoğu'da yeni ve farklı bir açılım yapıyor. Savaş ve çatışmalar içinden barış üretiyor.
Kalkınma Yolu, güvenlik ve sosyoloji açısından da önem taşıyor. Türkiye, 40 yıldır terörle uğraşıyor. Bu terör belası nedeniyle insanlarını kaybediyor, ekonomisinde kayıplar yaşıyor, emperyalizm tazyiklerine maruz kalıyor ve her şeyden önemlisi millet varlığının altı oyuluyor. Kürtleri istismar eden bu terör belasına karşı, Irak ile yapılan yeni antlaşmalarla beraber ciddi kazanımlar sağlanıyor. Merkezi Bağdat hükümeti ile yaptığı stratejik işbirliği ile çeşitli operasyonlar yapılabilecek. Beraber hareket edilebilecek. Artık PKK, PYD Irakta varlığını sürdüremeyecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Kürt Bölgesel yönetimi ile de sıcak ilişkiler kurdu. Erbil ziyareti ile yeni adımlar atıldı. Türk bayraklarının her tarafta dalgalanması, bir bakıma bu bayrağın Kürtleri de kuşattığı mesajı verildi. Türkiye'nin hilal bayrağı, Müslüman olan Kürtleri de kapsar. Hatta bütün Müslümanları kapsar.
Kürtler, en fazla Türkiye'de yaşıyorsa, Türkiye dışındaki Kürtler de yine en fazla Türkiye'yi ilgilendirir. Artık Türkiye bunu önemsiyor. Erdoğan, Irak'ta Türkmenlerle de görüştü. Farklı etnik topluluklar, mezhepler yaşıyor Irakta. Burası Türkiye'nin "yol açılımı" ile yeni bir yola varıyor. Şii, Sünni, Arap, Türk, Kürt beraber ortak güvenlik, barış, ticari imkânlar ile bütünlük içinde yaşayacak. Türkiye, "yol açılımı" ile Ortadoğu'nun ihtiyaç duyduğu barışın çekirdeğini inşa edecek.