İkinci tur terminleri başladı. Sil baştan kampanya yapanlar dahil herkes bugüne kadar ektiği neyse onu biçecek. Nefret ekenler zehir biçecek. Oturdukları koltuklar, ağuladıkları kitle tarafından kendilerine dar edilecek. İşin tabiatı böyle.
Kemal Kılıçdaroğlu bir oyun oynadı. Boyundan büyük bir oyun...
Kendi mi yazdı, bence değil. Gösterdiği performans bir oyun kurucudan çok, tatbik edici olduğu izlenimi veriyor. CHP'nin başına gelişi de kendinden menkul bir siyasi liderlik sayesinde olmadı. Genel başkan olmazdan önce de kendisini takip eden gazeteciler bilir, koltuğunun altına aldığı bazı dosyalarla televizyon programlarına çıkardı. O dosyaları koltuğunun altına tutuşturanlar, çok muhtemel Deniz Baykal'a kaset kumpası kuranlarla aynıydı.
Ve yine çok muhtemel, FETÖ'cüler Kemal beyi Ergenekon, Balyoz davaları sırasında da biliyor, tanıyordu.
"F tipi" diyerek sözde "Cemaat" karşıtlığı yaparken de, FETÖ'nün ekmeğine yağ sürüyordu.
Genel başkan yapılmasındaki amaç ise, CHP içindeki "Ulusalcı Kemalizm'i" seyreltmek ve CHP'yi giderek her yola gelir bir parti haline getirmekti.
FETÖ iktidar partisinden firen yedikçe, yapışacak bünyeler aradı. İlk kaset kumpası MHP'ye yapıldı. Bahçeli, adıyla sanıyla kumpasın adresini söyledi ve partisini FETÖ'ye yedirmedi.
CHP'de ise kumpas çalıştı.
CHP'nin o günden bu yana geçirdiği değişimi takip edenler; sürecin faillerini, mağdurlarını ve bu süreçte hangi ihalelerin CHP eliyle yürütüldüğünü de teşhis edebilirler.
Bu bilindik girişi neden yaptım?
14 Mayıs seçimlerine girerken oluşturulan masa ittifakı, Kılıçdaroğlu'nun CHP'yi getirdiği noktanın bir ürünüdür. FETÖ ve PKK, tıpkı 15 Temmuz darbe girişiminde yaptıkları iş birliği gibi, masada da çıkar birlikteliği içindedir.
Meral Akşener'in başından beri FETÖ'ye cephe alamayışı ve tutuklu FETÖ'cüleri salıvereceğine dair vaatleri, İYİ Parti'nin, MHP'nin FETÖ'ye direncinin bir bedeli olarak kurdurulduğunu düşündürtmektedir.
Masanın mutabakat metnindeki özerklik ve kayyumla ilgili maddeleri bile, CHP-HDP iş birliğinin Türkiye üzerinde bir ameliyat yapılmasına uygun koşullar hazırlamak amacı taşıdığını düşünmek için yeterli veri. Metni okumaya erinenler, Kandil'deki terör elebaşlarının Kılıçdaroğlu'na aleni destek açıklamalarına bakabilirler.
Hepsinin toplasan yüzde 1 oy alamayan ve dolayısıyla Meclis'e tek vekil sokabilecek temsil gücüne dahi erişemeyen Saadet, Gelecek, DEVA ve Demokrat Parti'ye toplam 37 vekil verilmiş olması ise ihalenin büyüklüğünün bir başka göstergesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi Kemal Kılıçdaroğlu CHP'yi adeta hortumlatmıştır.
4 küçükler hallerinden pek memnun. Seçmen onları adam yerine koymadı ama Kılıçdaroğlu'nun yaptığı hileli hesapta kendilerine önemli bir görev verildi.
Kılıçdaroğlu'nun adaylığını desteklemek suretiyle yüzde 1'lik boylarıyla yüzde 10'luk Meral Akşener'in itirazını dengelediler.
Milliyetçiliğin göçmen karşıtlığı olarak tezahür ettiği, solun emekle, kamulaştırmayla alakasının kalmadığı ve LGBT savunuculuğuna hapsedildiği bir yerde, Kılıçdaroğlu CHP'si her yerinden delik deşik edilmiş, ağırlık merkezi olmayan, politika üretme kabiliyeti sıfırlanmış altı okun altısının da anti-Erdoğanizm'e çıktığı tanımlanamaz bir yapıdır artık.
Bu kadar kısa sürede kılık değiştirebilmek ve aynı anda hem PKK'yı hem de ülkücüleri memnun edebileceğini düşünmek ise siyasi pragmatizmi çok çok aşan bir seviyedir.
Bu ise ancak ve ancak ipleri başkalarının elinde olanların mecbur ve mahkûm olduğu bir çaresizlik ve rezillik seviyesidir.
28 Mayıs'ta Türkiye yürüyüşüne devam edecek ancak CHP'de çok büyük bir sarsıntı yaşanacak. Kılıçdaroğlu düzeni CHP'yi hortumlattı.
O hortum, şu anda gördüğümüz konuşan kafaların hepsini içine alıp sonra da sağa sola fırlatacak.
Bu düzene payanda olan AK Parti eskisi siyasiler ise Meclis'teki CHP sıralarında hep sığıntı gibi oturacak.